Sayfalar

16 Eylül 2016 Cuma

Kapıyı Vuran Kim?



                Rasim Özdenören "Denize Açılan Kapı" adlı öykü kitabında "Kapıyı Vuran Kim"e piyes olarak yer vermiştir. Piyeste "Ana" için "Yaşı hiç önemli değil, çok genç bile olabilir" demiş Özdenören. Yani yazar burada bize "ana" karakteri üzerinden ölümü işaret ediyor. Bir düşünelim ölümü. Söz konusu ölüm olunca yaş hiç önemli değil. Yaş ne olursa olsun ansızın geliverir ölüm. Rasim Özdenören bunu anlatmak istemiş bize.

               Piyeste yer alan Ahmet karakteri "eskime" kavramından söz ediyor. Ahmet şöyle diyor:

               " (...) Tıraş olsam mı acaba? Evet tıraşlı olarak yola çıkmak daha güzel. Tazelik. Güneş kadar taze ve eskimemiş. Fakat bizim yaptığımız eskimişliği örtmek. Eskiyoruz aslında, ama tıraş olarak gizliyoruz eskimeyi (Özdenören 2015:9).

               Peki hiç düşündünüz mü? Bir erkek tıraş olarak, takım elbise giyerek, kravat takarak ya da bir kadın makyaj yaparak acaba eskimişliğini örtmeye mi çalışıyordur? Bir düşünelim bence.

               Ahmet sevgiden, tükenmeden de bahsediyor bize:

               " (...) Ben neyi sevdiğimi biliyor muyum? Galiba tükeniyor, sevgi de tükeniyor, her şey de. Bir çaresi olmalı tükenmeyi önlemenin." (Özdenören 2015:10)

               Hakikaten var mıdır acaba tükenmenin, tüketmenin bir çaresi? Hakikaten her şeyi tükettiğimiz gibi sevgiyi de mi tükettik? Sevgiyi de mi tükenen bir meta haline getirdik?

               Ahmet, eskime, sevgi ve tükenmeden sonra bir de ölüm üzerine felsefe yapıyor. Ahmet'i dinleyelim:

               " (...) Tekrarı mümkün olmayan tek gerçek var, ölüm. ( Kitaplara bakar). Bunlarsa yaşamayı anlatıyor. Yavanlıkları bundan olsa gerek. Bilmemiz gereken tek gerçeğe yaklaşan bile yok. (Küskün bir sesle) Asıl şaşılacak olan şey budur işte" (Özdenören 2015:12).

               Yukarıda da değindiğim gibi bu piyes "ölüm" teması üzerine kurgulanmış ve piyesin sonunda "ölüm"e bürünmüş "ana" kapıya vurur ve oğlunu çağırır:

               "AHMET: (...) Diyebilirim ki bütün ömrüm hazırlık yapmakla geçmiştir. Karar verdiğim şeyleri yapmak için. Onun için kararsızım ve.. hazırlıksızım. (Kapı vurulur, bir an durup kapıya bakar). Kim o?

                ANA: (...) Benim yavrum. Ben.. ölüm.

               (...)

                ANA: Hazır mısın yavrum?

                AHMET: (...) Hiçbir zaman hazır olamayacağıma göre hazır sayılırım anacığım. ( Biraz heves ve ümitle). Yalnız.. yalnız tıraşımı bitirebilir miyim? 

                ANA: Lüzumu yok yavrucuğum."    (Özdenören 2015:14)

                İşte ölüm... Rasim Özdenören büyük bir ustalıkla alegorik bir biçimde ölümü böyle anlatıyor. Ansızın gelen ölüm fikir ve his dünyamızda böyle canlanıyor.

               Not: Ölümü bize en iyi bir şekilde Cenab-ı Allah anlatır hem Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de hem de hayatın her safhasında. Ölümü bir an bile aklımızdan çıkarmamak dileğiyle...



                KAYNAK: ÖZDENÖREN Rasim (2015). Denize Açılan Kapı, İstanbul: İz Yayıncılık

















  


8 yorum:

  1. Her nefes alışında ölüme bir adım daha yakaşan insanoğlunun, hayatta kalabilmeyi başarabilme gibi bir övünç kaynağının olması kadar garip bir durum yoktur.

    Yayın için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tebrikler. Çok güzel. Daha ne diyebiliriz ki? Rica ederim ben teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Güzel bir yazı olmuş , başarılar...

    YanıtlaSil
  3. Paylaşım için teşekkürler
    Ölüm her an aklımızda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, ben teşekkür ederim ziyaretiniz için :)

      Sil
  4. piyestlere çok gitmiyoruz ama güzel bir piyese benziyor teşekkürler ibrahim bey

    YanıtlaSil