Sayfalar

8 Ağustos 2019 Perşembe

Edebiyat Günlükleri: Edebiyatın Alt Dalları

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/book-book-pages-browse-education-267586

Edebiyatın bir bilim dalı mı yoksa güzel sanatların bir kolu mu olduğu edebiyat araştırmacıları tarafından ele alınmış ve tartışılmıştır. Edebiyat hem bir bilim dalıdır hem de güzel sanatların bir koludur. Bir bilim dalı olan edebiyatın alt dalları vardır. Bu dalları şöyle sıralayabiliriz: Edebiyat kuramı, edebiyat tarihi, edebiyat eleştirisi, edebiyat sosyolojisi ve edebiyat eğitimi.

Edebi eserler gerçeği yansıtmak zorunda mıdır? Cevabını merak ediyorsanız buradan okuyabilirsiniz. 

Edebiyat Kuramı: Edebiyatı hem sanat hem de bir bilim olarak ele alan, edebi eserlerin kurallarını ve doğuş sebeplerini araştıran alandır. Edebi türlerin (roman,öykü vb.) özelliklerini ve sınırlarını da belirler.

Edebiyat Tarihi: Geçmişten günümüze edebiyatı, edebiyatın geçirdiği değişimleri, edebi dönemleri, edebi eserleri, bu eserleri kaleme alan sanatçıları tarih biliminin yöntemlerini kullanarak kronolojik bir sırayla inceleyen bir alandır.

Edebiyat Eleştirisi: Edebi tenkit ve edebi eleştiri olarak da adlandırılan bu alan kendisine bir edebi eseri, türü veya herhangi bir edebi objeyi seçer ve belirli kıstaslar çerçevesinde o eserin, türün veya objenin eksiğini veya fazlasını ortaya koyar. Başka bir deyişle edebiyat eleştirisi edebiyata ait herhangi bir objeyi değerlendirir ve ona kıymet biçer.

Edebiyat Sosyolojisi: Edebiyat, toplum hayatından etkilenen bir alandır. Edebi eserler genellikle sosyal hayatın içinden çıkarlar. Başka bir deyişle sanatçı edebi eserini kaleme alırken sosyal hayattan olabildiğince faydalanır. Sosyoloji ise toplum hayatını, sosyal yapıyı enine boyuna inceleyen bir bilim dalıdır. Edebiyat sosyolojisi de edebiyat-toplum, eser-toplum ilişkisini irdeleyen bir alandır.


Edebiyat Eğitimi: Edebiyat eğitiminde temel amaç toplumu oluşturan bireylerin seçkin edebi eserler ve bu eserlerin sanatkârlarıyla tanıştırılmasıdır. Bu yolla bireyler kendi edebiyatının ve kültürünün en halis, en özel ürünlerini tanımış olurlar. 

Yazıma son vermeden önce "Edebiyatta Saptırma" adlı yazımı okumak isterseniz lütfen tıklayınız. Bir başka yazıda görüşmek üzere...

5 Ağustos 2019 Pazartesi

Bizi Kitaplara Kaçıran İnsanlara Teşekkürler


Tavırlarıyla, konuşmalarıyla, hareketleriyle çevremizde öyle itici öyle sevimsiz insanlar var ki, onlar bizleri tam anlamıyla hayattan soğuturlar, yaşama sevincimizi adeta elimizden alırlar. Bezdirirler, bezdirmekle kalmazlar çileden çıkarırlar bizleri. Hemen hemen herkesin çevresinde az da olsa çok da olsa bu türden insanlar vardır. İnsan bu... İyi niyetlisi de var, kötü niyetlisi de... Ahlâktan, etikten, edepten anlayanı da var, anlamayanı da var. Bir de işlediği kabahati bilmesine rağmen pişkin pişkin etrafta dolanan, yüzü kızarmayan insanlar var. Bizi üzen, kıran, hak yiyen insanları Allah'a havale ediyorum. 

Aslında o insanlara bir yandan da teşekkür etmek lazım. Yukarıdaki görselde de olduğu gibi. Bu görseli sosyal medyada gördüm. Kaynağını bilmiyorum, bilseydim yazacaktım. Neyse... O insanlara bir yandan da teşekkür etmek lazım diyordum. Bizi kitaplara kaçırdıkları için. Bizleri okumanın o büyülü dünyasına ittikleri için. Kitaplar öyle zamanlar oluyor ki gerçekten bizler için adeta huzurun merkezi oluyor. Nitelikli, bizlere bilgi, görgü ve deneyim kazandıran, ufkumuzu genişleten, kültürümüzü, birikimimizi geliştiren ve genişleten kitapları hayatınızdan eksik etmemeniz dileğiyle...

NOT: Yazıda bahsi geçen itici, sevimsiz, ahlâk ve ilke bilmeyen, pişkin insanları fazla kafaya takmayın. Allah'a havale edin ve yolunuza devam edin. Unutmayın ki vakit boş insanlarla uğraşılmayacak kadar kısa ve değerlidir. 

24 Temmuz 2019 Çarşamba

Eğitim Üzerine Notlar-1


Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/person-uses-pen-on-book-1061576/


1) Eğitim, insanı insan yapar, insana insanî değerler kazandırır, tabii doğru uygulanırsa. Kaliteli eğitim toplumları geleceğe taşır ve toplumların geleceğe güvenle bakmasını sağlar. Sonuç olarak geleceğe en büyük yatırım eğitimdir.

2) Günümüzdeki sorunların büyük bir bölümünü çözebilmemiz için eğitim şart... Peki nasıl bir eğitime ihtiyacımız var? Yaşadığımız çağın ihtiyaçlarına ve insanî değerlerin kazandırılmasına yönelik olarak yapılandırılmış bir eğitime ihtiyacımız var. İnsanî değerlere vurgu yapmayan ve bu değerleri hayatımıza katmayan eğitim sistemi eksiktir ve hep eksik kalacaktır.

3) Eğitim; bireyi fiziksel,duygusal, sosyal bütün yönleri ile geliştirmeli ve bireyin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu amaçla eğitimde program geliştirirken bireylerin beklenti, ihtiyaç, ilgi ve istekleri de araştırılmalıdır. (Alıntı)

4) Eğitim-öğretim sürecinde öğretilecek konuların geçerli, güvenilir, bilimsel, güncel, gerçek yaşamla ilişkili ve öğrenci için anlamlı olması gerekir. Aksi takdirde eğitim-öğretim sürecinden verim alamaz, boşa kürek çekmiş oluruz.

5) Eğitimin toplumsal işlevi, sadece toplumun kültür ve değerlerini bireylere aktarmak değildir. Bu aktarmanın yanında toplumsal kültür ve değerlerin geliştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle eğitim programları toplumun bu beklentilerini karşılamalı, toplumsal kültür, değer ve idealleri yansıtmalı, yaşantılar yoluyla öğretmeli ve geliştirmelidir. (Alıntı)

6) Eğitim-öğretim sürecinde öğrenciler kendilerine aktarılan bilgileri ezberlemek yerine araştırarak, inceleyerek, sorgulayarak öğrenmeli ve elde ettiği bilgileri günlük yaşamıyla ilişkilendirebilmelidir. Kalıcı öğrenme ancak bu yolla sağlanabilir.

7) Günümüz eğitim anlayışında çok yönlü düşünme ve sorgulama önemli bir yer tutmaktadır. Olaylara ve olgulara farklı açılardan bakan ve olayları ve olguları sağlıklı ve sistemli bir şekilde sorgulayabilen bireyler günümüz toplum hayatında önemli bir yer edinirler.

NOT: "Alıntı" notu düşülen maddeler "Pegem Akademi-KPSS Program Geliştirme" kitabından alınmıştır.  



20 Temmuz 2019 Cumartesi

Futbol Dünyasında Yaşanan Son Gelişmeler-2




Merhaba değerli Aylak Editör okuyucuları. Bugünkü yazımda sizlere futbol dünyasında yaşanan son gelişmeleri aktarmaya çalışacağım. İşte yaşanan son gelişmeler:

-Yaz transfer dönemine hızlı bir giriş yapan ve kadrosuna Ryan Babel, Şener Özbayraklı, Valentine Ozornwafor, Adem Büyük ve Jimmy Durmaz gibi isimleri katan son şampiyon Galatasaray transferlerine devam ediyor. Sarı-kırmızılı ekip Fernando ve Ndiaye'nin ayrılmasının ardından orta saha pozisyonu için İngiltere'nin Fulham takımından Fildişili futbolcu Jean Michael Seri'yi kiraladı. Galatasaray'ın son transferi ise geçen sezon Bursaspor'un kalesini koruyan Okan Kocuk oldu. Sarı-kırmızılılar forvet için arayışlarını sürdürüyor. Galatasaray'da forvet için Falcao ve Samatta'nın isimleri geçiyor. Cimbom'un orta saha için gündeminde olan isim ise Fenerbahçe'nin eski futbolcusu Josef de Souza.

-Kadrosuna Murat Sağlam, Max Kruse, Emre Belözoğlu, Allahyar Sayyadmanesh, Garry Rodrigues ve Vedat Muriç gibi isimleri katan Fenerbahçe'nin gündeminde orta saha için Luiz Gustavo, sol bek için de Kolarov var. Ve bu arada korkulan olmadı. Fenerbahçe'ye UEFA'dan men cezası gelmedi. Sarı-lacivertliler Avrupa kupalarına katılabilecek. 

-Yaz transfer döneminin başında Adem Ljajic'in bonservisini alan Beşiktaş, geçen sezon Ankaragücü'nde gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çeken Tyler Boyd'u kadrosuna kattı. Siyah-beyazlıların stoper arayışları sürüyor.

-Trabzonspor stoper pozisyonunda görev yapan Gaston Campi ve Altınordu'nun kalecisi Erce Kardeşler'i kadrosuna kattı. Bordo-mavililerde Yusuf Yazıcı'nın takımdan ayrılıp ayrılmayacağı merak konusu. 

-Fenerbahçe hazırlık maçında Bursaspor'u 2-0 mağlup etti. Fenerbahçe'nin gollerini yeni transferi Vedat Muriç attı.

-Galatasaray hazırlık maçında Almanya'nın Leipzig takımına 3-2 mağlup oldu. Galatasaray'ın gollerini yeni transferi Ryan Babel attı.


-Afrika Uluslar Kupası'nda zafer Cezayir'in oldu. Galatasaraylı Feghouli'nin formasını giydiği Cezayir finalde Diagne'li Senegal'i 1-0 yenerek kupanın sahibi oldu. 

Değerli Aylak Editör okuyucuları. Sizler için yaptığım derleme bu kadar. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...

11 Temmuz 2019 Perşembe

Edebiyat Günlükleri: Edebiyatta Saptırma

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/pile-of-books-159866/


"Günümüzde hemen her şey meta (ticaret konusu) haline getirilmiş  ya da getirilmektedir. (...)

Spor etkinlikleri artık bir ticaret konusudur. İnsan vücudunun geliştirilmesi ile ilgili bir etkinlik alanı olmaktan, spor yapan kişiyi birey olarak ilgilendiren bir çaba olmaktan çıkmıştır. Sporun özendirici motiflerinden birisi olan masum ve amatörce yarışmalar artık kitlelerin parasını çekebilmek için kullanılan bir tuzak haline getirilmiştir.

(...) Çok değil, daha on yıl öncesinde edebiyat etkinlikleri amatör edebiyat dergilerinin çevresinde yürütülürken bugün aynı etkinlikler yavaş yavaş sermaye çevrelerinin pençesine düşmektedir. Burada ilgi çekici bir nokta var: Sermaye çevreleri, el atmak istediği edebiyatın temel iletisi (mesajı) ile ilgilenmiyormuş gibi bir görüntü veriyor. Çünkü bu çevrelerin ilgi alanı yayınlanmasına aracı olduğu edebiyatın içeriğinden çok, onun para getirebilmesi keyfiyeti.

Tıpkı sporda olduğu gibi: spor nasıl artık insan vücudunu geliştirmekten çıkartılmış, daha doğrusu insan vücudunun marifetleri nasıl bir ticaret konusu haline getirilmişse, edebiyat da, içeriği ne olursa olsun, onun para getirip getirmeyeceği noktasından ilgi çekmeye başlamıştır. (...)"

(Rasim Özdenören-Ekim 1982- Ruhun Malzemeleri- Edebiyatta Saptırma başlıklı yazısından)

Evet, değerli okurlar; eskiden öyle olduğu gibi şimdi de böyle. Değişen bir şey yok. Spor etkinlikleri artık tamamen paranın esaretinde. Eskiden televizyon ekranlarında şifresiz izlediğimiz spor müsabakalarının çoğu artık şifreli kanallardan yayınlanıyor. Stadyumlarda izleyelim desek bilet fiyatları cep yakıyor. Yani paranız yoksa maç da izleyemiyorsunuz.

Edebiyata gelince... Günümüz edebiyat eserlerinin çoğu nitelikten yoksun, popüler kültürün esiri olmuş durumda. Rasim Özdenören'in de o dönem söylediği gibi günümüzde de edebiyat eserlerinin vermek istediği temel iletiden çok o eserin para getirip getiremeyeceği konusu daha önemli halde.

Bir dönem Ahmet Hamdi Tanpınar, Peyami Safa, Yakup Kadri, Halide Edip, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Oğuz Atay gibi değerli ve nitelikli edebi eserlere imza atan güzide edebiyatçılarımızın önemli bir yere sahip olduğu edebiyatımız bugün neredeyse tamamen maddi kazancın ve popüler kültürün etkisi altında. Yanlış anlaşılmasın. Maddi kazanç elde edilmesin demiyorum. Ben para kazanma uğruna değerlerin çiğnenmesine karşıyım. Para kazanma uğruna niteliğin ve seviyenin düşmesine karşıyım. Para kazanma çılgınlığının insanı insanlıktan uzaklaştırmasına karşıyım.


Değerli okurlar; her insanın okuma zevki farklıdır. Kimi insan nitelikli yapıtları okur, kimisi ise popüler kültürün etkisiyle oluşturulmuş yapıtları okur. Kimse kimsenin zevkine karışamaz. Ben söz varlığımı geliştiren, insanı düşünmeye ve sorgulamaya sevk eden, insanın ufkunu açan nitelikli edebiyat eserlerini okumayı tercih ediyorum. Beni kaygılandıran durum yazımda da belirttiğim gibi niteliğin ve seviyenin giderek düşmesi. Yazımı bitirmeden önce şunları da sözlerime eklemek istiyorum: Türk edebiyatının özellikle öykü ve deneme türlerinde güçlü kalemlerinden olan Rasim Özdenören yukarıda alıntıladığım yazıyı 1982 yılında kaleme almış. Üzülerek görüyorum ki o gün için geçerli olan şeyler günümüz için de geçerli. Yani aradan 37 yıl geçmiş, durum hâlâ aynı. Edebiyatta bırakın ilerlemeyi git gide seviye ve nitelik düşüyor ve geriliyoruz. Durum içler acısı...

4 Temmuz 2019 Perşembe

Futbol Dünyasında Yaşanan Son Gelişmeler-1


Merhaba değerli okurlar. Futbol dünyasında transfer dönemi nedeniyle yoğun bir gündem var ve bugün sizlere futbol dünyasında yaşanan son gelişmelerden bahsetmek istiyorum. 

Geçen sezonu Başakşehir'in önünde 69 puanla şampiyon olarak tamamlayan Galatasaray, Ryan Babel, Adem Büyük ve Ozornwafor transferlerinin ardından kadrosuna iki ismi daha kattığını açıkladı. Sarı-kırmızılılar Türk asıllı İsveçli futbolcu Jimmy Durmaz'ı ve Fenerbahçe ile sözleşmesi biten Şener Özbayraklı'yı kadrosuna kattı. Sarı-kırmızılı ekip Ever Banega ve Vedat Muriç transferleri için temaslarını sürdürüyor.

Fenerbahçe, Murat Sağlam ve Max Kruse transferlerinin ardından eski futbolcusu Emre Belözoğlu'nu da kadrosuna kattığını duyurdu. Sarı-lacivertlilerin transfer gündeminde Luiz Gustavo, Kolarov, Vedat Muriç ve Galatasaray'ın eski futbolcusu Garry Rodrigues var.

Beşiktaş'ta transfer sessizliği var. Şenol Güneş'in ayrılmasının ardından teknik direktörlük görevine Abdullah Avcı'yı getiren siyah- beyazlılıarın transfer gündeminde Tyler Boyd ve Narsingh var. Daha önce Adem Ljajic'in bonservisini alan Beşiktaş, Japon yıldız Shinji Kagawa'yı da tekrar kiralamak istiyor.

Kadro darlığına rağmen geçen sezon oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanan Trabzonspor ise Nijeryalı yıldız John Obi Mikel'i transfer etti.

Geçen sezon 8 puanlık avantajını koruyamayarak şampiyonluğu Galatasaray'a kaptıran ve Abdullah Avcı'nın Beşiktaş'ın başına geçmesinin ardından teknik direktörlük görevine Okan Buruk'u getiren Başakşehir geçen sezon Sivasspor forması giyen Muhammet Demir'i transfer ettiğini duyurdu. Başakşehir daha önce Aziz Behich, Gulbrandsen ve Furkan Soyalp'ı transfer etmişti.

Avrupa'dan Gelişmeler

İtalyan ekibi Juventus, Fransız ekibi PSG'den ayrılan Adrien Rabiot'u transfer etti.

İngiltere Premier Lig'in güçlü ekiplerinden ve son Şampiyonlar Ligi finalisti olan Tottenham, Lyon'dan Ndombele'yi 60 milyon euro bonservis bedeli karşılığında transfer ettiğini duyurdu.

Almanya Bundesliga'nın güçlü ekiplerinden Schalke 04, Galatasaray'ın alt yapısından yetişen ve geçen sezon Stuttgart'ta forma giyen Ozan Kabak'ı transfer etti.

Lionel Messi'nin Bitmeyen Çilesi

Copa America'da yarı final aşamasında "erken final" olarak nitelendirebileceğimiz bir maç oynandı. Turnuvanın favorilerinden Brezilya ve Arjantin yarı finalde karşı karşıya geldi. Karşılaşmayı ev sahibi Brezilya 2-0 kazandı.

Barcelona forması ile rekordan rekora koşan ve burada gösterdiği başarılarla ödüle doymayan Lionel Messi ise Arjantin milli takımıyla birlikte yine hüsrana uğradı. Cristiano Ronaldo ile birlikte dünyanın en iyi futbolcusu olarak gösterilen Messi Arjantin formasıyla birlikte yine kupaya uzanamadı. 

Futbolda yaşanan son gelişmeler işte böyle. Bir başka yazıda görüşmek üzere...

2 Temmuz 2019 Salı

Leonardo da Vinci'nin Robotu




Merhaba değerli okurlar. Sizler de çok iyi bilirsiniz ki bilgi edinmenin, insanın kendisini geliştirmesinin en iyi ve etkili yollarından birisi düzenli olarak kitap okumaktır. İnsan nitelikli kitapları ve dergileri okuyarak kendisini geliştirir; kendisini geliştirdikçe de toplum hayatında diğer insanlara göre bir adım önde olur. Ancak bazı durumlar var ki sadece kitap okumak yetmez. Böyle durumlarda okuma etkinliğini bazı değişik faaliyetlerle desteklemek gerekir. İlkokul öğrencilerinin sadece kitap okuyarak bilimi tam olarak anlayamayacağının farkında olan Japonlar, onlara bilimi sevdirmek amacıyla Leonardo da Vinci'nin çalışmalarını kendi ağzından basit bir şekilde anlatmak amacıyla robotunu üretmişler. 

Osaka Üniversitesi ve Fujikin şirketinin ortaklaşa yürüttüğü bu proje çocukların daha küçük yaşlardan itibaren bilime ilgi duyması amacıyla hayata geçirilmiş. AA muhabirine konuşan Fujikin Pazarlama Müdürü Kouichi Nakamura bu konuda şunları söylüyor: "Böylece öğrencilerin eğlenerek ve heyecan duyarak bilimi öğrenmelerini sağlarken, aynı zamanda geleceğin bilim insanlarını da eğitiyoruz."

Biraz da da Vinci robotu hakkında bilgi verelim. Vinci'nin robotu bugün sadece belli bir bilgiyi tekrar edebiliyor. Amaç robotun insanların sorularına cevap vermesini ve Google ile bağlantı kurmasını sağlamak. Vinci robotu İngilizce, Japonca ve İtalyanca da konuşabiliyor. Ayrıca bu proje sadece Leonardo da Vinci'nin robotu ile sınırlı kalmayacak. Osaka Üniversitesi ve Fujikin şirketinin yaptığı bu çalışmanın ileriki aşamasında amaç ünlü bilim insanı Albert Einstein'ın robotunu da üretmek. 

Japonlar geçmişten günümüze belli bir disiplin çerçevesinde bilim ve teknoloji alanında üreten bir toplum. Ünlü bilim insanı ve ressam Leonardo da Vinci'nin robotunu üreterek çocukların bilime karşı ilgi duymalarını sağlamışlar ve bu konuda oldukça kararlı adımlar atıyorlar. Bizim de bilim ve teknoloji alanında çağımızın gereklerine uygun üretimler yapmamız şart. 

Bu yazımda Leonardo da Vinci'nin robotu hakkında sizlere bilgi vermeye çalıştım. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler diliyorum.

26 Haziran 2019 Çarşamba

Down Sendromlu Kızının Güzel Gülüşünü Bebeklere Aktaran Bir Anne



Merhaba değerli Aylak Editör okuyucuları. Her gün düzenli olarak hem internetten hem de televizyondan haberleri takip etmeye gayret ediyorum. Bugün internette haberlere göz atarken bir haber ilgimi çekti. Televizyonda çeşitli haber bültenlerinde de bu habere rastladım ve bunu sizlerle paylaşmaya karar verdim. Daha önce özel eğitim alanında çalışmış biri olarak özel gereksinimli çocuklara sahip anne-babaların nasıl bir durumda olduklarını az çok anlayabiliyorum. Gerçekten zor bir durum. Ben çalıştığım bir yıllık süreçte hiç down sendromlu çocukla çalışmadım. Otizmli öğrencilerin eğitimiyle ilgilendim. Hepsi o kadar masum, o kadar temiz ki... Onlardan ayrılırken yaşadığım o üzüntüyü sizlere anlatamam. Hâlâ aklımdalar ve sanırım ölünceye kadar da aklımdan çıkmayacaklar. Neyse, asıl meseleye geleyim isterseniz.

Tekirdağ'da yaşayan öğretmen Süreyya Ülkü Güler down sendromlu kızı 3,5 yaşındaki İnci Su'nun gülüşünü, tasarladığı bebeklere aktarmış. Bu güzel yürekli anne Aralık ayından bu yana yaklaşık 200 kadar oyuncak bebek yapmış ve kızının gülüşünün her yere her insana yayılması için bu bebekleri yapmaya devam edeceğini belirtmiş. 
İnci Su ve annesi 

Değerli okurlar sizler de bilirsiniz ki oyuncak sektöründeki tüm oyuncak bebekler kusursuz bir güzelliğe sahip olarak üretiliyor. İnci Su'nun annesi Süreyya Ülkü Güler, bu  bebeklerle oynayan çocuklarda bu algının kırılması adına down sendromlu bebeklerin yanı sıra tekerlekli sandalyede oturan bebekler tasarlayacağını da sözlerine ekliyor. 

Ben de bu güzel ve kutlu çabası için Süreyya öğretmenimizi kutluyor ve güzel kızı İnci Su ve ailesiyle birlikte güzel bir hayat geçirmesini temenni ediyorum. 




23 Haziran 2019 Pazar

Basketbolda Unutulmaz Bir Sezon ve 10 Yıl Sonra Gelen Şampiyonluk


Merhaba değerli okurlar. Basketbolla ilgili bir yazıyla karşınızdayım. Basketbolseverler olarak unutulmaz bir sezon yaşadık. Tarihte ilk defa iki Türk takımı 2018-2019 basketbol sezonunda Euroleague'de Fınal-Four'a katılma başarısını gösterdi. Euroleague'de kupayı ülkemize getiremesek de Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes'in gösterdiği başarı Türk basketbol tarihine altın harflerle yazıldı. 

Turkish Airlines Euroleague'de gösterdikleri başarıyla hepimizi gururlandıran Fenerbahçe Beko ve Anadolu Efes 2018-2019 basketbol sezonunun son diliminde Türkiye Erkekler Basketbol Ligi'nin final serisinde kozlarını paylaştı. Birbirinden çekişmeli ve keyifli yedi maça sahne olan final serisini Ergin Ataman'ın çalıştırdığı Anadolu Efes 4-3 kazanarak şampiyon oldu. Anadolu Efes böylece 10 yıl aradan sonra şampiyonluk sevinci yaşadı ve toplamda 14. şampiyonluğunu elde etti. Efes 10 yıl önce yani 2008-2009 sezonunda yine Ergin Ataman ile Fenerbahçe'yi yenerek şampiyon olmuştu. 

Kariyeri başarılarla dolu ve basketbol otoriteleri tarafından dünyanın en iyi koçu olarak gösterilen Zeljko Obradovic'in çalıştırdığı Fenerbahçe Beko ise rakibine yenilerek üst üste 4.kez şampiyon olma fırsatını kaçırdı. 

Anadolu Efes Başantrenörü Ergin Ataman ise kazandığı kupalara bir yenisini daha eklemiş oldu. Daha önce Beşiktaş ve Galatasaray ile lig şampiyonluğu yaşayan, 2012 yılında Beşiktaş ile Eurochallenge Kupası'nı kazanan, 2016 yılında Galatasaray ile Avrupa basketbolunun iki numaralı kupası olan Eurocup'ı kazanan başarılı koç bu sezon ise Efes'i Euroleague'de finale taşıdı ve Basketbol Süper Ligi'nde şampiyonluk sevinci yaşadı. 

Yazımın başında da belirttiğim gibi basketbolseverler olarak tarihe geçen unutulmaz bir sezon yaşadık. Bakalım gelecek sezon ligde ve Avrupa'da takımlarımız nasıl bir performans gösterecek? Bekleyip göreceğiz. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...

25 Mayıs 2019 Cumartesi

Oruç ve Sağlık


Merhaba değerli okurlar. Ramazan ayının manevi iklimini tüm yoğunluğuyla yaşadığımız şu günlerde sizlere oruç ve sağlık konusundan bahsetmek istiyorum. 

Ramazan ayının son günlerini yaşadığımız bu zaman diliminde çoğumuz Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla oruçlarımızı tuttuk ve tutmaya devam ediyoruz. Günde yaklaşık 16-17 saati bulan zaman diliminde açlıkla, susuzlukla mücadele ediyoruz. Oruç ve sağlık konusuna geçmeden önce -hazır açlık demişken- açlık konusuna kısaca değinmek isterim. 

Açlığın sağlık konusunda vücuda çok yararı olduğu bilimsel çalışmalar sonucunda kanıtlanmış durumda.Bugün Batı dünyasında sağlık için çeşitli açlık terapileri uygulanmakta. Birçok kaynakta açlığın kanser tedavisine yardımcı etkisi olduğunu okumuştum. Tabii burada açlık döngülerinin süresi önemli. Kısa ve uzun süreli açlık döngülerinin hangisinin en iyi sonuçları verdiği henüz bilinmiyor. 

Açlık konusuna kısaca değindikten sonra şimdi oruç ve sağlık konusuna geçebiliriz. 

Uzmanlara göre dengeli ve yeterli beslenme, yeterli su tüketimi ve egzersiz önerilerine uyulduğu sürece orucun sağlığa çok önemli katkıları var. Bu katkılardan birisi kişinin midesinin dinlenmesidir. Oruç tutan kişi günde yaklaşık 16-17 saat aç kalır, bu durum da kişinin midesinin dinlenmesine katkı sağlar. Oruç ayrıca vücutta detoks etkisi oluşturur. Kişinin kalp-damar sistemine olumlu katkılar sunarak kişiyi kalp hastalıklarından korur. Kötü huylu kolesterol düzeyinin belli bir seviyede tutulmasına da katkı sağlayan orucun kişinin ruh sağlığına da olumlu etkileri var. Ancak dikkat edilmesi gereken nokta ise şu: Sahurda ve iftarda yeterince çiğnenmeden, hızlı ve ihtiyaçtan fazla yenen yemek ise çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. 

Oruç, zor şartlara karşı vücudun direncini artıran bir ibadettir. Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla bizler bu ibadeti elimizden geldiğince yerine getirmeye çalışırız. Bu ibadeti yerine getirirken de doğabilecek çeşitli sağlık sorunlarına karşı doktorumuza danışmayı ihmal etmeyelim. Yazımda da belirttiğim gibi orucun sağlığımıza birçok katkısı var ancak beslenme ve egzersiz önerilerine uyduğumuz zaman geçerli olan bir durum bu. Dengesiz ve yetersiz beslenme, aşırı hızlı yenen yemekler, yetersiz su tüketimi çeşitli sorunlara yol açabilir. Buna da dikkat etmemiz lazım. 

Değerli okurlar, bu yazımda oruç ve sağlık ve orucun sağlığa faydaları konusunu ele aldım. Her sağlık yazısında da belirttiğim gibi bu yazıdaki bilgileri dikkate alın ancak doktorunuza da danışmayı ihmal etmeyin. Herkese mutlu, huzurlu, sağlıklı günler...



19 Mayıs 2019 Pazar

Milli Mücadele'nin 100. Yılı



Büyük Türk milleti, İtilaf devletlerinin 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Anadolu'yu işgale başlaması üzerine zor duruma düşmüş, bu durum da Mustafa Kemal'i kurtuluş mücadelesi için harekete geçirmişti. 

Mustafa Kemal, İstanbul'a geldiğinde işgal donanmalarını görmüş, "Geldikleri gibi giderler" diyerek Türk milletinin kurtuluş mücadelesinin başarıya ulaşacağı konusunda son derece kararlı ve inançlı bir duruş sergilemişti. O, Anadolu'ya geçmeden önce İstanbul'da düşüncelerini halka yaymak amacıyla Fethi Bey ile birlikte Minber gazetesini çıkarmıştı. Mustafa Kemal, İstanbul'da yaptığı bir dizi çalışmadan sonra Anadolu'ya geçme kararı vermişti. 

Samsun ve çevresinde Mondros Ateşkesi'nin 7. maddesine dayanarak Rumlar çeşitli karışıklıklar çıkarmış, işgallerini haklı göstermeye çalışmışlardı. Bunun üzerine İngiltere'nin de baskısıyla İstanbul Hükümeti bu bölgeye geniş yetkilerle bir komutanın gönderilmesine karar vermişti. Mustafa Kemal, İstanbul Hükümeti tarafından IX. Ordu Müfettişi olarak bölgeye gönderilmek üzere görevlendirilmişti. 

IX. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gönderilecek Mustafa Kemal'e merkez tarafından bölgede güvenliği sağlamak, bölgedeki halkın elinde bulunan silah ve cephaneyi almak gibi görevler verilmişti. Ancak Mustafa Kemal'in amacı kutlu bir amaçtı. Onun amacı Anadolu'da Milli Mücadele'yi başlatarak Türk milletinin bağımsızlığı için mücadele etmekti. 

Milli Mücadele'yi başlatmak isteyen Mustafa Kemal bu amaçla 16 Mayıs 1919'da İstanbul'dan Bandırma Vapuru ile hareket etmiş, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmıştı. Samsun'da Mıntıka Palas Oteli'nde kalan Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat Paşa ve Kazım Karabekir gibi komutanlarla iletişime geçerek bağımsızlık mücadelesi konusunda fikir birliğine varmıştı. Böylece Mustafa Kemal Paşa ve kurmayları bundan 100 yıl önce Milli Mücadele'nin ilk meşalesini yaktılar ve Türk milletini bağımsızlık mücadelesi yolunda uyandırdılar.

Aradan tam 100 yıl geçti ve biz Türk milleti olarak hâlâ İstanbul'dan Samsun'a hareket eden Bandırma Vapuru'ndayız. Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Devleti'nin mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yılmaz bekçileri ve savunucularıyız. Yedi gün, yirmi dört saat, 365 gün vatanımız için teyakkuzdayız ve Allah'ın izniyle teyakkuzda olmaya devam edeceğiz. Bundan tam 100 yıl önce Mustafa Kemal ve kurmayları tarafından 19 Mayıs 1919'da Samsun'da yakılan bağımsızlık meşalesi bugün hâlâ yanmaya devam ediyor ve yanmaya devam edecek. 

Milli Mücadele'nin 100. yılında Mustafa Kemal Atatürk'e, silah arkadaşlarına ve vatanımız ve milletimiz için gözünü kırpmadan canını veren şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor; gazilerimize de şükranlarımızı sunuyoruz. 

Yazımızı 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımızı kutlayarak bitirelim. 

17 Mayıs 2019 Cuma

Eğitim Nedir? Genel Hatlarıyla Eğitim

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/abc-books-chalk-chalkboard-265076/


Merhaba değerli okurlar. Bugünkü yazımda "eğitim" konusunu kısaca ele almaya çalışacağım. 

Eğitim, toplumların önemle üzerinde durduğu konulardan birisidir. Çünkü toplumu toplum yapan, ülkeleri çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaran, ülkelerin dünyanın sayılı devletleri arasına girmesini sağlayan yegane unsur eğitimdir. Eğitimde çağın gereklerini yakalayamayan toplumlar geri kalmaya mahkumdur. 

Eğitimin önemine kısaca değindikten sonra biraz da "Eğitim Nedir?" sorusunun cevabını arayalım. 

Eğitim için neredeyse tüm kaynaklarda rastlayabileceğimiz klasik bir tanım vardır. "Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantıları yoluyla, kasıtlı olarak istendik davranış değişikliği meydana getirme sürecidir (Ertürk,1977). 

Ertürk'ün bu tanımında yer alan kritik kavramları ele almamızda fayda olduğunu düşünerek bu kavramlara kısaca değinmek istiyorum: 

-Kendi yaşantısı yoluyla: Eğitimin tanımında yer alan bu ifade aslında öğrenci merkezli bir eğitim anlayışını vurgular. Öğrenci kendi yaşantısı yoluyla yani yaparak ve yaşayarak öğrenir. 

-Kasıtlı olarak: Bu ifade ise planlı ve programlı bir eğitim-öğretim anlayışını vurgular. 

-İstendik davranış değişikliği: Bu ifade ise, davranış değişikliklerinin bireyin, toplumun ve konu alanının özelliklerine uygun amaçlara yönelik olmasını vurgular. 

Değerli okurlar, eğitimin tanımında yer alan kritik kavramları da ele aldıktan sonra eğitimin bazı özelliklerinden de söz edelim: 

Eğitim; 

-Yaşam boyu devam eden bir süreçtir. İnsan doğumundan ölümüne kadar eğitimle iç içedir. Başka bir deyişle eğitim beşikten mezara kadar devam eder. 

-Davranışlarda değişiklik meydana getiren bir süreçtir. Eğitimde davranış değişikliklerinin istendik yönde yani hedeflere yönelik olması beklenir ancak istenmeyen davranış değişiklikleri de meydana gelebilir. 

-Yaşantı yoluyla gerçekleşen bir süreçtir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantısı önemli rol oynar. 

-Kasıtlı (planlı ve programlı) ve gelişigüzel şekilde yürütülebilir. 

-Bireyi kültürleme sürecidir. Kültürleme; kültürel değerlerin bireye kazandırılması ve aktarılması sürecidir. 

Son olarak biraz da eğitim-kültür ilişkisinden söz edelim. Eğitim ile kültür iç içedir. Eğitim hem kültürü etkiler hem de kültürden etkilenir. Toplumun kültürel değerleri eğitim yoluyla gelecek nesillere aktarılır. Bu nedenle bir toplumun kültürel değerlerinin yaşamasında ve ayakta kalmasında eğitimin büyük bir rolü vardır. 

Değerli okurlar, bugünkü yazımda "Eğitim Nedir? Genel Hatlarıyla Eğitim" konusunu ele aldım. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir başka yazımda görüşmek üzere...

15 Mayıs 2019 Çarşamba

Ziraat Türkiye Kupası'nda Sezonun Değerlendirmesi (2018-2019)




Ziraat Türkiye Kupası'nda 2018-2019 sezonu Sivas'ta oynanan Akhisarspor-Galatasaray maçıyla sona erdi. Kupanın sahibi Akhisarspor'u 3-1 mağlup eden Galatasaray oldu. Karşılaşmada Galatasaraylı Diagne bir penaltı atışından yararlanamadı.

 Ziraat Türkiye Kupası'nda 2018-2019 sezonunun kısa bir değerlendirmesini yaptığım bu yazımda önce kupa finalistleri Akhisarspor ve Galatasaray'ın final yolculuklarına göz atalım: 

Süper Lig'de son sırada yer alarak küme düşen Akhisarspor Karagümrük, Kayserispor, Kasımpaşa ve Ümraniyespor takımlarını eleyerek finale çıktı. Galatasaray ise Keçiörengücü, Boluspor, Hatayspor ve Yeni Malatyaspor'u eleyerek finale çıktı. 

Kupanın Hayal Kırıklıkları 

Türkiye Kupası'nın bu sezon hayal kırıklığı yaşatan takımları Fenerbahçe, Trabzonspor ve Başakşehir oldu. Fenerbahçe ve Trabzonspor 1. Lig takımlarından Ümraniyespor'a, Başakşehir ise yine 1. Lig takımı olan Hatayspor'a iki maç sonunda üstünlük sağlayamayarak kupaya veda ettiler. 

Kupanın Sürpriz Takımları 

Ziraat Türkiye Kupası 2018-2019 sezonunun sürpriz takımları 1.Lig ekipleri Ümraniyespor ve Hatayspor oldu. Ümraniyespor sırasıyla Fenerbahçe ve Trabzonspor'u eleyerek yarı finale yükseldi ve büyük bir başarıya imza attı. Ümraniyespor yarı finalde Akhisarspor'a elenerek turnuvaya veda etti. 

Kupanın bir diğer sürpriz takımı Hatayspor ise Süper Lig'de zirveye oynayan Başakşehir'i eleyerek adından söz ettirdi. Bir sonraki tur Galatasaray ile eşleşen Hatayspor rakibini elemeye çok yaklaşmışsa da başarılı olamamıştı. 1.Lig ekibi Hatayspor'un kendi sahasında Galatasaray'ı 2-0 geriden gelip 4-2 mağlup ettiği maç uzun yıllar unutulmayacak bir maç oldu. 

Galatasaray Kupayı 18. Kez Müzesine Götürdü 

Sivas'ta oynanan final maçına kupayı en çok kazanan takım unvanıyla çıkan Galatasaray, rakibini 3-1 mağlup ederek Türkiye Kupası'nı 18.kez müzesine götürmüş oldu. 

Kalitesi düşük olsa da sürpriz sonuçlarla ön plana çıkan Ziraat Türkiye Kupası'nda 2018-2019 sezonunun kısa bir değerlendirmesini yaptım. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir başka yazımda görüşmek üzere...

9 Mayıs 2019 Perşembe

Bedri Rahmi Eyüboğlu Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği ve Eserleri


Merhaba değerli okurlar. Bugünkü yazımda Türk edebiyatının değerli sanatçılarından Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun hayatını, edebi kişiliğini ve eserlerini ele alacağım. Sözü fazla uzatmadan başlamak istiyorum.

-Bedri Rahmi Eyüboğlu sanat dünyasında ressam, şair ve yazar olarak bilinen bir sanatçıdır. 

-1911 yılında Giresun-Görele'de doğan sanatçı, 21 Eylül 1975'te İstanbul'da vefat etti. 

-İlk ve ortaöğrenimini Trabzon'da gören, daha sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisini bitiren Eyüboğlu Paris'e gitti ve orada iki yıl boyunca ikamet etti. 

-1933 yılında yurda döndüğünde akademide öğretim üyesi olarak görev yapmaya başladı ve ölümüne kadar profesör unvanıyla görev yaptı. 

-Bedri Rahmi'nin küçük yaşlardan itibaren resme, şiire ve düzyazıya büyük bir ilgisi vardı. 

-Anadolu'nun yeri onda ayrıydı. Anadolu hayranlığı onun tüm eserlerine yansımıştı. 

-Modern resim görüşüne sıkı sıkıya bağlı olan sanatçı resimlerinde canlı renklere yer verdi. Resimleri capcanlıydı. 

-Şiirlerinde ise resimlerindeki renkler yerini gözalıcı sıfatlara bıraktı. 

-Akademideki resim öğretmenliği boyunca birçok öğrenci yetiştiren Eyüboğlu, çağdaş Türk resminin ilerlemesine büyük katkılarda bulundu. 

-Daha lise öğrencisiyken şiir yazmaya başlayan Bedri Rahmi, şiirlerini 1933'ten sonra çeşitli dergilerde yayımlattı. 

-Eyüboğlu'nun 1941'den itibaren şiir kitapları yayımlanmaya başlandı. 

-Bedri Rahmi, halk edebiyatına müthiş bir hayranlık duyuyordu ve yazdığı şiirlere de bu hayranlık yansıdı. Halk şiirinden aldığı ilhamla halk diline yaklaşma çabası içinde oldu. 

-Gezi ve deneme yazılarında ise akıcı, rahat bir dil kullandı. Bu yazılarında halk kültürü, halk sanatı konularındaki görüşlerini dile getirdi. 

Eserleri: 

Şiir: Yaradana Mektuplar, Karadut, Tuz, Üçü Birden, Dördü Birden, Karadut 69, Dol Kara-bakır Dol 

Gezi: Canım Anadolu, Tezek, Delifişek.

6 Mayıs 2019 Pazartesi

Süper Lig'de 31.Hafta: Yeni Lider Galatasaray


Süper Lig'de bitime 3 hafta kala şampiyonluk yarışı tüm hızıyla devam ediyor. Bu yazımda sizlere Süper Lig'de 31. haftanın öne çıkan gelişmelerini özet halinde sunmaya çalışacağım: 

Başakşehir Kan Kaybetmeye Devam Ediyor 

Süper Lig'de 31. haftaya lider olarak giren Başakşehir deplasmanda Sivasspor ile 0-0 berabere kalarak altın değerinde 2 puanı Sivas'ta bıraktı ve ligde maç kazanamama serisini 4 maça çıkardı. 

Yeni Lider Galatasaray 

Süper Lig 31.haftada derbi heyecanı yaşandı. Süper Lig'de 31.haftanın en önemli maçında derbide Galatasaray, Beşiktaş'ı Türk Telekom Stadı'nda ağırladı. Oyun kalitesi olarak alt seviyelerde kalan maçta Galatasaray, Beşiktaş'ı Onyekuru ve Fernando'nun golleriyle 2-0 mağlup etti ve puanını 63'e çıkararak averajla liderliğe yükseldi. Türk Telekom Stadı'na 6 maçlık galibiyet serisiyle gelen Beşiktaş ise aldığı bu mağlubiyetle 59 puanda kaldı ve şampiyonluk şansını çok zora soktu. Maçta Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş'in Necip Uysal'ı ilk 11'de oynatması, Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim'in ise Ndiaye'yi kadroya almaması dikkatleri çekti. 

Fenerbahçe Rahat Kazandı 

Tarihinin en kötü sezonunu geçiren Fenerbahçe Süper Lig'in 31. haftasında Mustafa Denizli'nin çalıştırdığı Kasımpaşa'ya konuk oldu. Sarı-lacivertli ekip fazla zorlanmadığı maçta Kasımpaşa'yı 3-1 mağlup ederek puanını 37'ye çıkardı ve 12. sıraya yükseldi. Fenerbahçe bu galibiyetle birlikte bu sezonki 2. deplasman galibiyetini elde etmiş oldu. Sarı-lacivertliler bu sezon deplasmanda bu maça kadar sadece Konyaspor'u mağlup edebilmişti. 

Trabzonspor Avrupa Kupalarını Garantiledi 

Süper Lig 31. haftada ligin formda ekiplerinden Trabzonspor sahasında Kayserispor'u ağırladı. Rakibini 4-2 mağlup eden bordo mavili ekip puanını 56'ya yükseltti ve bitime 3 hafta kala Avrupa kupalarına katılmayı garantiledi. 

Ligde İlk 4 Sıra 

1) Galatasaray    63 p
2) Başakşehir     63p 
3) Beşiktaş         59 p
4) Trabzonspor   56 p

Süper Lig'de bitime 3 hafta kala Galatasaray haftalardır kovaladığı Başakşehir'i geride bırakıp averajla liderliğe yükselmeyi başardı. Galatasaray son üç haftada sırasıyla deplasmanda Rizespor, sahasında Başakşehir ve son hafta deplasmanda Sivasspor ile karşılaşacak. Kuşkusuz ki şampiyonluk yarışının düğümünü çözecek maç 33. haftadaki Galatasaray-Başakşehir maçı olacak. 

Süper Lig'de üçüncünün kim olacağı da merak konusu. Bu hafta Galatasaray'a kaybederek şampiyonluk şansını zora sokan Beşiktaş ile 4. sıradaki Trabzonspor arasında kalan 3 haftada üçüncülük yarışı olacak gibi gözüküyor. Galatasaray'ın Türkiye Kupası'nı alıp Şampiyonlar Ligi'ne katılması halinde ligde üçüncü olan takım UEFA Avrupa Ligi gruplarına direkt katılma hakkı elde edecek. Bu bakımdan lig üçüncülüğü de önemli konumda... 

Bakalım sezon sonunda hangi takımlar hedeflerine ulaşacak? 

Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere... 






1 Mayıs 2019 Çarşamba

Euroleague Final Four'da Türk Derbisi


Euroleague'de Türk basketbolseverler olarak tarihi bir sezon yaşıyoruz.

Fenerbahçe Beko'nun Litvanya temsilcisi Zalgiris'i eleyip final four'a yükselmesinin ardından Ergin Ataman'ın başantrenörlüğünü yaptığı Anadolu Efes de İspanya temsilcisi Barcelona Lassa'yı eleyerek adını dörtlü finale yazdırdı. Lacivert beyazlı ekip çeyrek final serisinin son maçında Barcelona Lassa'yı 80-71 yenerek seriyi 3-2 kazandı. Böylece tarihte bir ilk yaşandı ve iki Türk takımı final four'a yükselerek birbirlerine rakip oldular. 

Euroleague final four maçları 17-19 Mayıs tarihlerinde İspanya'da oynanacak. Fenerbahçe Beko ile Anadolu Efes kozlarını paylaşırken diğer yanda CSKA Moskova ile Real Madrid kozlarını paylaşacak. 

Bakalım Euroleague'de hangi takım mutlu sona ulaşacak? Görüşlerinizi yazabilirsiniz. 

30 Nisan 2019 Salı

Kısa Kısa Notlar: İyilik ve Merhamet, Hedefsiz İnsan

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/person-holding-orange-pen-1925536/

Merhaba değerli okurlar. Yine bir "Kısa Kısa Notlar" serisine ait bir yazıyla karşınızdayım. Bugün sizlere iki farklı başlıktan oluşan notlarımı aktarmak istiyorum. Bugünkü başlıklarım "İyilik ve Merhamet" ve "Hedefsiz İnsan".

Not 1: İyilik ve Merhamet 

Hayat acımasız bir okul ve biz bu acımasız okulda her gün yeni şeyler öğreniyoruz. Her insana güvenilmeyeceğini, iyiliğin bazen kötü sonuçlar doğurabileceğini, merhametten maraz doğabileceğini hayatımızın sonuna kadar unutamayacağımız acı tecrübeler sonucunda öğrenebiliyoruz. Çünkü vefalı, iyi niyetli insanlar olduğu kadar nankör, kötü niyetli insanlar da var. Ama demiyorum ki bu kötü insanların varlığı nedeniyle iyilik yapmayın, merhamet göstermeyin. Böyle bir şey demek haddime değil zaten. İyilik yapmak da merhamet göstermek de Allah'ın emri. Bize düşen görev her ne olursa olsun, başımıza ne gelirse gelsin, emre itaat edip iyilikten ve merhametten vazgeçmemek. Merhamet insanı insan yapan, insana insan olduğunu hatırlatan en güzel duygudur. Her ne olursa olsun iyilikten ve merhametten vazgeçmeyelim, genç kuşakları da bu doğrultuda eğitelim. Bu yoldan şaşmadığımız müddetçe eminim ki tünelin öbür ucunda bizim için hazırlanmış mükafatlar var. Bu mükafatlara erişmek içinse ümidimizi kaybetmemek gerek.

Not 2: Hedefsiz İnsan 

Yaşamın, yaşamanın anlamı kişiden kişiye göre değişir. Bu biraz da kişinin dünya görüşüyle de ilgilidir kanımca. Ama bir de yaşamın anlamını bulamayan insanlar vardır. Yaşamın anlamını bir türlü bulamayan insan oradan oraya savrulur durur. Bilinçsizdir çünkü. Hedefi yoktur, hedefsiz insan ise karanlıkta fenersiz yürüyen bir insan gibidir. Yürür ama nereye yürüdüğünü bilemez. 

Hayatta her zaman hedeflerimiz olmalı. Hedefler insanı hayata bağlayan, insanda mücadele dürtüsünü uyandıran unsurlardır. Yaşamın anlamını bulan, hedefi olan insanlar zorluklar karşısında yılmaz ve mücadele ederler. Hedefsiz insan ise motive olmakta zorlanacağı için başarısızlığa mahkum olur. 

Gerçekçi hedeflerimizin olması dileğiyle... Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...

Fenerbahçe Audi Cup'ta Devlerle Mücadele Edecek


Her yaz sezon öncesinde Alman devi Bayern Münih tarafından düzenlenen Audi Cup 2019'da bu sene Fenerbahçe de boy gösterecek. 

30-31 Temmuz tarihlerinde Bayern Münih'in stadı Allianz Arena'nın ev sahipliğini yapacağı turnuvada Bayern Münih, Real Madrid, Tottenham ve Fenerbahçe boy gösterecek. 

Fenerbahçe turnuvadaki ilk maçını ev sahibi Bayern Münih ile yaparken diğer maçta ise Real Madrid ile Tottenham karşı karşıya gelecek. Maçları kazanan takımlar finalde birbirlerine rakip olurken kaybeden takımlar ise üçüncülük maçına çıkacak.

Audi Cup Nedir?

Audi Cup, Almanya'nın güçlü ekiplerinden Bayern Münih'in Allianz Arena'da düzenlediği ve dört takımın mücadele ettiği bir turnuvadır. Turnuva iki gün süren Avrupa'nın en prestijli sezon öncesi hazırlık turnuvalarından. Bundan 10 yıl önce Audi'nin kuruluşunun 100. yıldönümünde -2009 yılında- düzenlenmeye başlandı. 

Görüşleriniz kıymetlidir. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. 




29 Nisan 2019 Pazartesi

Süper Lig'de 30. Haftanın Değerlendirmesi


Merhaba değerli Aylak Editör okuyucuları. Süper Lig'de 30. haftanın değerlendirmesi ile karşınızdayım. Ligin bitimine 4 hafta kala şampiyonluk yarışı kızıştı. Bundan bir ay önce şampiyonluk yarışında oldukça avantajlı olan Başakşehir 30. hafta itibariyle bu avantajını kaybetti ve Galatasaray ve Beşiktaş da şampiyonluk yarışına iyice ortak oldu. İsterseniz vakit kaybetmeden Süper Lig'de 30. haftanın önemli gelişmelerini aktarmaya başlayalım: 

Başakşehir'in Çöküşü Sürüyor 

Bundan bir ay önce şampiyonluk yarışında oldukça rahat bir konumda olan Başakşehir'in Beşiktaş maçı ile başlayan çöküşü sürüyor. İstanbul ekibi haftanın açılış maçında sahasında ağırladığı Göztepe'ye 2-0 mağlup oldu ve 62 puanda kaldı. Başakşehir ligde 3 maçtır kazanamıyor. 

Beşiktaş Şampiyonluk Potasında 

Daha çok değil bundan üç hafta önce lider Başakşehir'in 11 puan gerisinde olan Beşiktaş, Başakşehir'in üst üste yaşadığı puan kayıpları sonucunda şampiyonluk yarışında iddialı bir konuma geldi. Siyah beyazlı ekip Süper Lig'in 30. haftasında Vodafone Park'ta ağırladığı Ankaragücü'nü 4-1 mağlup ederek 59 puana ulaştı ve lider ile olan puan farkını 3'e indirdi. 

Kadıköy'de Buruk Mutluluk 

Süper Lig'in 30. haftasında Fenerbahçe Kadıköy'de Trabzonspor'u ağırladı. Maçın büyük bölümünü önde götüren Trabzonspor galibiyete çok yaklaştığı maçta 90+6'da yıkıldı. Fenerbahçe maçın duraklama dakikalarında bulduğu golle 1 puanı kurtardı ve buruk bir mutluluk yaşadı. Fenerbahçe'nin 10 kişi kaldığı maçta Trabzonspor kazanamayarak 22 yıllık galibiyet hasretine son veremedi. 

Aslan Fırsatı Tepti 

Galatasaray, Başakşehir'in yenildiği haftada liderlik fırsatını tepti. Sarı kırmızılı ekip Konya deplasmanından 0-0'lık beraberlikle dönerek puanını 60'a yükseltti ve 2. sıradaki yerini korudu. Aykut Kocaman'ın çalıştırdığı Konyaspor'un ise haftalardır devam eden galibiyet hasreti bu maçta da son bulmadı. 

Bu arada Süper Lig'in 30. haftasında futbol dünyasını yasa boğan bir gelişme meydana geldi. Alanyasporlu yedi futbolcuyu taşıyan minibüsün devrilmesi sonucunda Alanyaspor'un Çek futbolcusu Josef Sural hayatını kaybetti. 

Ligde İlk 4 Sıra 

1) Başakşehir    62 p
2) Galatasaray  60 p 
3) Beşiktaş        59 p
4) Trabzonspor  53 p

Süper Lig'de şampiyonluk yarışı yeniden başladı. Bitime 4 hafta kala Başakşehir, Galatasaray ve Beşiktaş'ın şampiyonluk yarışı nefesleri kesecek. Haftaya çok kritik Galatasaray-Beşiktaş derbisi var. Bakalım ligin sonunda kim mutlu sona ulaşacak? 

Görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir başka yazıda görüşmek üzere...

23 Nisan 2019 Salı

Çocuklara Değerli Olduklarını Hissettirmek

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/baby-touching-woman-s-face-1257110/


Çocuklar, Yüce Allah'ın bizlere sunduğu en güzel lütuflardan birisidir. Onlar saftır, masumdur, tertemizdir. Çocuklarda merak duygusu üst düzeydedir, sürekli soru sorarlar ve öğrenmeye çalışırlar. O kadar meraklıdırlar ki, bazen çok soru sorarak biz yetişkinleri bunaltacak seviyeye getirirler. Bunalsak bile, onların sorularına elimizden geldiğince düzgün bir şekilde cevap vermeli, onları tersleyerek incitmemeliyiz. Onları incitmemiz, kırmamız halinde hem özgüvenlerini zedelemiş oluruz hem de merak duygularına zarar vermiş oluruz. Terslenen, azarlanan çocuklar ebeveynlerinden çekindikleri için soru soramaz hale gelirler, özgüvenleri azalır ve öğrenmeye kapalı bir hale gelirler. 

Çocuklarımıza hak ettikleri gibi saygın davranmalı, onlara değerli olduklarını hissettirmeliyiz. Daha doğrusu onlara birey olma duygusunu yaşatmalıyız. Kendisini değerli hisseden çocuklar diğer akranlarına göre psikolojik olarak kendilerini iyi hisseder ve başarıya ulaşmada onlara göre avantajlı bir konumda olurlar. 

Değerli anne-babalar, şunu unutmayın ki çocuklar da bir bireydir, toplumun bir ferdidir. Onların da kalbi var, onlar da tıpkı biz yetişkinler gibi ruhsal değişimler, psikolojik dalgalanmalar yaşarlar. Hani biz yetişkinler kimi zaman kendimizi iyi hissederiz, kimi zaman da çok mutsuz, huzursuz oluruz ya işte çocuklarımız da bizim gibi bu duyguları yaşarlar. Onlara elimizden geldiğince sevgi, saygı, hoşgörü ve merhamet gösterelim. Onlara değerli olduklarını hissettirelim. Çocuk bir soru sorduğunda "Daha yaşın küçük, her şeye burnunu sokma, sen bu işlerden anlamazsın, sus, otur yerine!" gibi çocuğu incitecek cevaplar vermek yerine onun yaşına ve gelişim düzeyine uygun cevaplar vermek daha isabetli bir tercih olacaktır. 

Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Geleceğimiz olan çocuklara hak ettikleri gibi saygın davranalım ve onlara değerli olduklarını hissettirelim. Ama bunu yaparken de ölçüyü kaçırmayalım. Onları şımartmadan tam donanımlı bir şekilde toplum hayatına hazırlayalım. Onları hem zihinsel, hem sosyal hem de psikolojik yönden elimizden geldiğince imkanlarımız doğrultusunda iyi yetiştirmeye gayret edelim. Unutmayalım ki, eğitim okuldan önce evde yani ailede başlar. 

Görüşleriniz kıymetlidir. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...

21 Nisan 2019 Pazar

Miha Zajc Kimdir? Zajc'in Futbol Serüveni


Merhaba değerli okurlar. Bugünkü yazımızda Fenerbahçe'ye transfer olduktan sonra futbolseverlerin özellikle Fenerbahçeli taraftarların merak ettiği bir futbolcunun kariyerine göz atacağız. "Miha Zajc Kimdir? Zajc'ın Futbol Serüveni" başlıklı yazımızda futbolcunun hangi takımlarda forma giydiğini öğreneceğiz. İsterseniz hemen başlayalım:

-Miha Zajc, 1 Temmuz 1994 doğumlu, 24 yaşında, Slovenyalı Futbolcu...

-1,78 boyunda, merkez orta saha ve on numara pozisyonunda oynuyor.

-Kariyerine Slovenya'nın Interblock takımında başlayan Zajc 2012 yılında bu takımdan NK Olimpija takımına kiralandı.

-Kariyerinde sırasıyla Olimpija, Bravo, Celje takımlarında kiralık olarak forma giyen Sloven futbolcu 2014 yılında ASK Bravo takımından NK Olimpija takımına 400 bin euro bonservis bedeli karşılığında transfer oldu.

-NK Olimpija takımında gösterdiği performansla İtalya'nın Empoli takımının dikkatini çeken Zajc, 2017 yılında 2 milyon 300 bin euro bedel karşılığında Empoli'ye transfer oldu.

Miha Zajc Empoli formasıyla

-2017 yılında transfer olduğu Empoli'de 2018-2019 sezonunun devre arasına kadar top koşturan Sloven futbolcu 6 milyon 500 bin euro bedel karşılığında Fenerbahçe'ye transfer oldu.

-Futbolcunun Fenerbahçe ile sözleşmesi 30 Haziran 2023 tarihinde sona erecek.

Değerli okurlar, bu yazımızda "Miha Zajc kimdir?" sorusuna yanıt aradık ve futbolcunun kariyerine göz attık. Bir başka yazımızda görüşmek üzere...

Not: Bu yazıda Miha Zajc Transfermarkt verilerinden faydalanılmıştır.