Sayarak
bitirmemiz mümkün değil aslında okumanın yararlarını. Ama yine de kısaca
bir giriş yapalım. Hayatı anlamanın ve anlamlandırmanın, yeni bakış açıları
kazanmanın, bilgi ve düşünce evreninde kendine yer edinmenin, keşifler yapabilmenin,
her açıdan yenilenebilmenin biricik anahtarı okumaktır. Okuyan insan hem
düşünce dünyasını zenginleştirir hem de hayal dünyasına yepyeni halkalar ekler.
Ama her kitap, her eser bu işlevi görebilir mi? Bu sorunun cevabı elbette
kişiden kişiye değişir. Ama çoğu insan her kitabın bu işlevi göremeyeceğini
söyler ve nitelikli kitapların bizi ileriye götürebileceğini savunur. Ama bazı
insanlar da en kötü eserde bile insanın gelişimine katkı sağlayabilecek küçük
de olsa bir olumlu noktanın olabileceğini savunur. Bu noktada sanırım görebilmek
önemli, okurken olumlu olan noktaları görüp onları adeta cımbızla çekebilmek...
Kimi zaman
bir düş penceresi, kimi zaman da toplumu, toplumun geçirdiği değişimleri
anlamanın en iyi rehberi... Kitap kurtları bilir, roman tanımı kolay olsa da
aslında tanımı yapılamayacak bir tür... Çünkü romanı herhangi bir kalıba
sığdıramayız. Hayal midir, gerçek midir, yoksa sınırları belli olmayan geniş
bir dünya mıdır, gerçekten bazen bilinmez. Ancak şunu biliriz ki, roman okumak
insan için bir ihtiyaçtır. Nitelikli, insanı çoklu düşünmeye yönlendiren ve
insana hayal dünyalarının kapılarını cömertçe açan romanlar insanın muhakeme
yeteneğini geliştirir ve insanın hayal dünyasında çiçekler açtırır. İnsana
günlük hayatta deneyimleyemediği olaylar yaşatır ve günlük hayatta göremeyeceği
insanlarla tanışma fırsatı verir. Kısacası roman bazı insanlar için bir hiçliği
ifade etse de kitap kurtları için aslında her şeydir.
Çocukluğumda en sevdiğim şeylerden biri de ben okuldan geldikten sonra yemeğimi yerken kapının çalması, sütçünün gelmesi ve annemin tencerelere doldurttuğu sütü kaynatmasıydı. Niye derseniz, mis gibi tazecik sütü kaynadıktan sonra ılıtıp lıkır lıkır içmeyi çok severdim. Her ne kadar kaymağını ayırsam da o kaymak sonra birikir, kahvaltıda balla kavuşur, ekmeğime konardı.
Sonra aradan yıllar geçti. Ben büyüdüm. Haliyle biraz azalttım süt içmeyi. Ama yine de hiç vazgeçmedim süt sevgimden.
Eskisi gibi sütçü gelmiyor kapıya ama her yerde açıkta satılan süt görmeye başladım. Neredeyse her köşe başında açık süt bidonları var. Her ne kadar kaynamış sütü bardağa koyup ılıttıktan sonra içmeyi özlesem de açıkçası ben açık süt almıyorum. Çünkü güvenemiyorum. Sizde de öyle mi?
Açık sütlerin nereden geldiğini tam bilmiyorum. Bunca virüs, bakteri, mikrop ortalıkta dolaşırken ben bu sütleri güvenip alamıyorum. Bu konuda biraz araştırma da yaptım. Açık süt hakkında öğrendiklerim bu konudaki şüphelerimi haklı çıkardı.
Öncelikle en şaşırdığım nokta şuydu; açık süt aldığımızda evde kaynatırken besin değerinde ve vitaminlerinde ciddi kayba neden oluyoruz. Zaten çocuklar ve yaşlılar sütü özellikle besin değeri için tüketiyor. Onu da neden kaybedelim ki? Ayrıca ambalajlı UHT ve pastörize sütler kontrollü bir şekilde ısıl işlemden geçtiği için besin değerini korurken, insan sağlığına zararlı mikrop ve bakterilerden arındırılıyor. Ama açık sütler denetlenmediği için bu sağlık riski hep var. Çok ürkütücü!
Bir de “ısıl işlem” kulağıma biraz garip gelmişti ki onu da araştırdım. Isıl işlem dediğimiz şey zaten tüm dünyada insan sağlığına zarar verme potansiyeli yüksek mikroorganizmaların sütten uzaklaştırılması amacıyla uygulanan bir teknolojik yöntem. Bu yöntem esnasında sütlere katkı maddesi de eklenmiyor. Ayrıca Isıl İşlem Görmüş İçme Sütleri Tebliği diye bir tebliğ var ve sütler bu tebliğe uygun olarak ısıl işlemden geçiriliyor. Tabii bir de işin teknolojik boyutu var. Isıl işlem olarak kullanılan pastörizasyon ve UHT teknolojileri, tüm dünyada kullanılan, sağlık otoriteleri tarafından da kabul edilmiş en ileri teknolojiler. Teknolojiye güvenmenin ve kendi faydamıza kullanmanın güzel bir örneği yani süt meselesi.
Ben bu nedenlerle ambalajlı sütleri tercih ediyorum anlayacağınız. Zaten açık süte en başında soru işaretiyle yaklaşırken, şimdi bu araştırmalarımla tamamen uzaklaştım, ambalajlı pastörize ve UHT sütlere güvendim. Eğer hala soru işaretleriniz varsa lütfen konuyu burada bırakmayın ve siz de biraz araştırın.
"Öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum." /Peyami Safa/Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
Peyami Safa'nın Edebi Kişiliği
1) Türk edebiyatında mühim bir yere sahip olan romancı ve fikir insanı Peyami Safa, yazdığı eserlerle geçmişten günümüze ışık tutmuş, yaptığı önemli tespitlerle kalıcı olmayı başarmıştır. 2) 1899'da İstanbul'da doğan sanatçının babası şair İsmail Safa, annesi ise Server Bedia Hanım'dır. Çocukluğunu büyük zorluklar içerisinde geçiren Peyami Safa adını "Asrın Hikâyeleri" adlı yazılarıyla duyurmuştur. 3) Para kazanma kaygısıyla yazdığı yazılarında annesinin adından ilham alarak oluşturduğu "Server Bedii" takma adını kullanmış ve "Cingöz Recai" adlı polisiye roman dizisiyle büyük bir ses getirmiştir. 4) Hayatında kırk yılı aşkın bir süredir yazarlık yapmış olan sanatçının ilgi alanları geniş olmuştur. Sanata, edebiyata, psikolojiye, felsefeye ve sosyolojiye ilgi duyan yazar eserlerinde bu konulara geniş olarak yer vermiştir. 5) Eserlerinde yaptığı psikolojik tahliller onun en belirgin özelliğidir. 6) Küçükken sağ kolunda çıkan kemik veremi hastalığı nedeniyle kendisini ilaçların, doktorların, hasta bakıcılarının arasında bulan Peyami Safa, geçirdiği bu zor günleri otobiyografik romanı"Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nda derin psikolojik tahlillerle anlatmıştır. 7) Tıp öğrenimi görürken bunalıma giren ve felsefeye yönelip mistik bir dünya görüşü kazanan bir genci anlattığı "Matmazel Noraliya'nın Koltuğu" adlı romanında yine derin psikolojik tahliller yapmıştır. 8) "Fatih-Harbiye" adlı romanında Doğu-Batı çatışmasını Neriman-Şinasi-Macit üçlüsü ve musiki üzerinden anlatmıştır. 9) "Eğitim-Gençlik-Üniversite" adlı eserinde gençlerin eğitimine değinen yazar "hayat boyu eğitim"i savunmuştur. Eğitimin hayat boyu süren bir etkinlik olduğuna dikkat çekmiştir. 10) Peyami Safa'nın Eserleri: Roman: Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, Fatih-Harbiye, Canan, Şimşek, Sözde Kızlar, Atilla, Mahşer, Bir Tereddüdün Romanı, Yalnızız, Biz İnsanlar, Bir Genç Kız Kalbinin Cürmü, Gençliğimiz... İnceleme-Deneme: Eğitim-Gençlik-Üniversite, Türk İnkılabına Bakışlar, Felsefi Buhran, Nasyonalizm, Mistisizm, Millet ve İnsan... İlginizi Çekebilir:Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Edebi Kişiliği ve Eserleri
Covid-19 sebebiyle daha önce eşi benzeri görülmemiş bir dönemden geçiyoruz. Geçmişte de salgın ve karantina durumları yaşanmış olsa da ulaşım ve iletişimin oldukça geliştiği teknoloji çağında, problemler de çözümler de farklılık gösteriyor.
Bu duruma bir örnek vermem gerekirse; Ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine erzak dağıtan hayırseverler, karantina dolayısıyla dışarı çıkamasalar da online imkanlar sayesinde evlerinden tek tıkla sipariş vererek gönüllerinden geçen yardımı ulaştırabiliyorlar. Çağın sıkıntıları kadar getirilerini de düşününce, "nerede o eski Ramazanlar" demeye de açıkçası pek dilim varmıyor.
Salgın Zamanı Ramazan Yardımı Vekiliniz Avansas
Kendi araçları ve personelleriyle birçok ilde 1 iş gününde teslimat yapabilen Avansas, olağanüstü koşullara hızla uyum sağladı. Gönülden gönüle giden Ramazan kolilerinin manevi önemini bilen güler yüzlü Avansas personelleri tarafından, tüm hijyen önlemleri alınarak hizmet verilmesine çok sevindiğimi söyleyebilirim. Kargo firmasından kaynaklanabilecek muhtemel aksaklıklar olmaksızın, siparişlerin hızlı ve özenli bir şekilde en kısa sürede istenilen yere ulaştırıldığına bizzat defalarca şahit oldum. Aşırı yoğunluk sebebiyle birçok dağıtım ağının kilitlendiği şu dönemde, Avansas'ın hem hızını hem de hizmet kalitesini yükseltmiş olmasını herkes gibi ben de takdirle karşılıyorum.
Avansas’ın aynı zamanda gıda ve temizlik ürünlerinde ürün gamını genişlettiğini gördüm. Platformda her keseye uygun ve farklı ürün çeşitlerini barındıran Ramazan kolileri de bulunuyor. Koliler arasında tercihte bulunabileceğiniz gibi kendiniz tek tek ürün seçerek de erzak grubu oluşturabiliyor, dilediğiniz adrese ulaştırabiliyorsunuz. Avansas sayesinde, bizler de görevimizi yapmış olmanın verdiği huzuru yaşayabiliyoruz.
Hem Ev Hem de İş için Avansas
Uzaktan çalışma sistemi evden çalışmayı kolaylaştırırken, bir yandan da iş yükünü artırıyor. Ev ihtiyaçlarının yanına, çocukların eğitimi ve iş için lazım olan işyeri ve kırtasiye malzemeleri de ekleniyor. İş ve ev yaşamının iç içe geçmesinin bir sonucu olarak, alışveriş listelerimiz de karmaşıklaşıyor ve birçok satış noktası gezmeden eksikler tamamlanamaz hale geliyor. Avansas sayesinde; zımba telinden bulaşık süngerine, karton dosyadan poşet çaya kadar birbirinden farklı birçok ürünü evimizden çıkmadan, kapı kapı dolaşmadan, virüsle yüz yüze gelme riski olmadan satın alıp ihtiyaçlarımızı giderebiliyoruz. Üstelik hepsinin ödemesini tek işlemde, 3D Secure gibi sistemlerle kredi kartı kullanarak güvenle yapabiliyoruz. Ben kendi adıma, firmanın bu konuda gösterdiği hassas yaklaşım sayesinde kredi kartı bilgilerimin güvende olduğunu bilerek, huzur içinde alışverişimi tamamlıyorum.
Karantina Zamanı Avansas'la Anneler Günü Sürprizi
Anneler gününden 1 gün önce terasa çıkıp, annemin yürüyüş mesafesindeki evinin balkonunu izledim. 2 ayı ya görüntülü aramayla ya da kapıdan merhabayla geçirdiğimiz aklıma geldi. Aramızda sadece Bursa Nilüfer'in FSM bulvarı vardı ancak karantina cuma akşamı başladığı için; değil caddeyi geçmek, evden bile çıkamıyordum. Sabah erkenden elini öpmeye gidemeyeceğimi düşününce içimi hüzün kapladı. Ayrıca her yerin kapalı olması sebebiyle hediye de alamamıştım. Annemin iyiliğini düşündüğümden salgın boyunca kucaklaşmamız, öpüşmemiz zaten olmadı. Dünyada milyonlarca insanla aynı anda benzer şeyler yaşıyor olmak hüznümü dindirmiyordu. Belli etmese de onun da bu durumdan dolayı içinin buruk olduğunu, caddeyi geçmemin mümkün olmadığını bilse de, ertesi gün kulağının kapıda olacağını biliyordum. Onu biraz olsun mutlu edecek bir çare düşünüyordum.
Aklıma o anda Avansas geldi. Hemen bilgisayarımın başına geçip annemin evinin ihtiyaçlarını aldım ve paketlerin yanına küçük bir hediye de ekledim. Ürünleri kapıya kadar götüren Avansas personeli benim yaşlarımdaymış. Yüzü maskeyle kapalı olsa da annem arkadaşın gözlerini görünce benimkileri görmüş gibi sevinmiş. Benim yerime "Anneler Günü’nüz kutlu olsun" demeyi de ihmal etmediği için kendisine içten teşekkürlerimi gönderiyorum. Böylesine titiz ve aynı zamanda sıcakkanlı personelle, böylesine kaliteli ve hızlı bir hizmet sağladığı için Avansas'ı da ayrıca tebrik ediyorum. Ben caddeyi tek başıma geçemezdim ama Avansas sayesinde bunu başarmış oldum. Annemi, Anneler Günü’nde Avansas'la birlikte sevindirdik. Her şey normale döndüğünde bu günleri unutmayacağım ve tıpkı kendi alışverişimde olduğu gibi, annemin ihtiyaçları için de Avansas'ı tercih etmeye devam edeceğim.
Kitap okurken kimi zaman kendinizi köylülerin, ağaların, ırgatların, doğanın, çiçeklerin, ağaçların, kuşların, böceklerin, berrak suların içinde bulursunuz. Kimi zaman da toplum içinde daha doğrusu kalabalık yığınların içerisinde yalnızlaşmış ve içinde bulunduğu topluma yabancılaşmış, kendi doğrularını yaşayan, kendine has düşünceleri olan kahramanların dünyasında bulursunuz kendinizi. Roman ve öykü okursanız kendinizi sınırları konulmamış bir hayal âleminde bulursunuz. Hiç yaşamadığınız daha doğrusu yaşayamadığınız hayatları yaşar, bu hayatlar içinde kendinize sığınaklar inşa edersiniz. "Hayal âlemi insanı aldatır, insana vakit kaybettirir" diyorsanız gerçekliğe, gerçekliğin merkezine atarsınız kendinizi. Düşünce yazıları okursunuz, hayata farklı açılardan bakabilmek için. "Gerçek hayattan sıkıldım, bana olağanüstülükler lazım" diyorsanız bilimkurgu kitapları okuyup hayalin, tekniğin ve teknolojinin iç içe geçip kurmaca bir yapıya büründüğü eserleri okursunuz. İşte kitapların dünyası böyle bir dünya... Kimi zaman hayal âlemine gönderir kimi zaman da düşündürür sizleri. Yazıma son vermeden önce sizlere kitap önerileri sunmak istiyorum. İşte buyrun gelsin kitaplar: 1) Oğuz Atay - Korkuyu Beklerken 2) Stefan Zweig - Satranç 3) Ahmet Hamdi Tanpınar - Huzur 4) Yaşar Kemal- Teneke 5) Cengiz Aytmatov - Toprak Ana 6) Reşat Nuri Güntekin - Acımak 7) Mustafa Kutlu - Hayat Güzeldir 8) Grigory Petrov - Beyaz Zambaklar Ülkesinde 9) Sabahattin Ali - Kuyucaklı Yusuf 10) Sait Faik Abasıyanık - Semaver Kitapların değerini bilelim. Herkese iyi okumalar...
Gecenin bize söyledikleri var aslında: Sessiz ol, sessizliği dinle ve içine kapan! Sessizliğin sesini dinleriz gece olunca. Ruhumuzun derinliklerinde kopan o fırtınalar gece olduğu zaman ortaya çıkar. İnsan daha samimidir geceleri, kendine ve başkalarına itiraf edemediği gerçekleri itiraf etmeye başlar. Tutarsızlıklar denizinde boğulan insanlığın çırpınışları gözlerinin önüne gelir. Evet... İnsan tutarsız bir varlıktır. Çıkamaz o tutarsızlıklar girdabından. Bir gün ak dediğine ertesi gün kara diyebilen bir varlıktır aslında insan. Hem de bunu utanmadan pişkin pişkin yapar. Kararsızdır insan, aldığı kararları tam anlamıyla uygulayamaz. Çünkü iradeli değildir. İradeli olsaydı zaaflarına yenik düşmezdi. Evet... Bir de işin zaaflar boyutu var. İhtiras, para, şehvet, makam ve aklınıza gelebilecek her şey... Hepsine düşkündür ve hepsine karşı zaafı vardır insanın. Hepsinin peşinden koşar ve olmadık, akla gelmeyecek işler yapar. Bozguncu, bencil, tutarsız, düşkün... Ne varsa bizde vardır. İşte yukarıda "gece" demiştim. Yine gece oldu ve bunlar aklıma geldi. Sonuç: Bunları kağıda dökmek, bilgisayara geçirmek ve sizlerle paylaşmak... Belki karamsar bir tablo çizmiş olabilirim ama bu yazıya döktüklerim maalesef insana ait gerçeklikler... Ve gerçekler çoğu zaman acıdır. Sessizliğin ve durgunluğun hakim olduğu günler yaşıyoruz. Koronavirüs geldi ve hayatımızın merkezine oturdu ve bunun etkilerini fazlasıyla yaşıyoruz. Günlük koşuşturmaların azaldığı bu modern hayatta daha önce görmediğimiz, hiç alışık olmadığımız bir süreçten geçiyoruz. Günler artık daha sakin, geceler her zaman olduğu gibi sessiz... Bu arada şunu söyleyeyim: Geceler hep bana huzurlu gelmiştir. Gece olduğu zaman insan karanlığın ve sessizliğin aynasında kendisini, diğer insanları, olayları ve olguları daha yalın ve berrak görebiliyor. Michael Ende ne demişti ünlü "Momo" adlı eserinde: "Herkes uykuya dalmışken, tüm dünya berraklaşıyor. Tıpkı bir nehir gibi, anlıyor musun?" Değerli dostlar, askerlik görevim ve diğer sebeplerden dolayı ara vermek zorunda kaldığım blog dünyasına şu an itibariyle dönüş yapıyorum. Hepinizi özledim. Evde kalın ve sağlıklı kalın. Selametle...
Edebiyatın
bir bilim dalı mı yoksa güzel sanatların bir kolu mu olduğu edebiyat
araştırmacıları tarafından ele alınmış ve tartışılmıştır. Edebiyat hem bir
bilim dalıdır hem de güzel sanatların bir koludur. Bir bilim dalı olan
edebiyatın alt dalları vardır. Bu dalları şöyle sıralayabiliriz: Edebiyat
kuramı, edebiyat tarihi, edebiyat eleştirisi, edebiyat sosyolojisi ve edebiyat
eğitimi.
Edebi eserler gerçeği yansıtmak zorunda mıdır? Cevabını merak ediyorsanız buradan okuyabilirsiniz.
Edebiyat
Kuramı: Edebiyatı hem sanat hem de bir bilim olarak ele alan, edebi eserlerin
kurallarını ve doğuş sebeplerini araştıran alandır. Edebi türlerin (roman,öykü
vb.) özelliklerini ve sınırlarını da belirler.
Edebiyat
Tarihi: Geçmişten günümüze edebiyatı, edebiyatın geçirdiği değişimleri, edebi
dönemleri, edebi eserleri, bu eserleri kaleme alan sanatçıları tarih biliminin
yöntemlerini kullanarak kronolojik bir sırayla inceleyen bir alandır.
Edebiyat
Eleştirisi:Edebi tenkit ve edebi eleştiri olarak da adlandırılan bu alan
kendisine bir edebi eseri, türü veya herhangi bir edebi objeyi seçer ve belirli
kıstaslar çerçevesinde o eserin, türün veya objenin eksiğini veya fazlasını
ortaya koyar. Başka bir deyişle edebiyat eleştirisi edebiyata ait herhangi bir
objeyi değerlendirir ve ona kıymet biçer.
Edebiyat
Sosyolojisi: Edebiyat, toplum hayatından etkilenen bir alandır. Edebi eserler
genellikle sosyal hayatın içinden çıkarlar. Başka bir deyişle sanatçı edebi
eserini kaleme alırken sosyal hayattan olabildiğince faydalanır. Sosyoloji ise
toplum hayatını, sosyal yapıyı enine boyuna inceleyen bir bilim dalıdır. Edebiyat
sosyolojisi de edebiyat-toplum, eser-toplum ilişkisini irdeleyen bir alandır.
Edebiyat
Eğitimi: Edebiyat eğitiminde temel amaç toplumu oluşturan bireylerin seçkin
edebi eserler ve bu eserlerin sanatkârlarıyla tanıştırılmasıdır. Bu yolla
bireyler kendi edebiyatının ve kültürünün en halis, en özel ürünlerini tanımış
olurlar.
Yazıma son vermeden önce "Edebiyatta Saptırma" adlı yazımı okumak isterseniz lütfen tıklayınız. Bir başka yazıda görüşmek üzere...
Tavırlarıyla, konuşmalarıyla, hareketleriyle çevremizde öyle itici öyle sevimsiz insanlar var ki, onlar bizleri tam anlamıyla hayattan soğuturlar, yaşama sevincimizi adeta elimizden alırlar. Bezdirirler, bezdirmekle kalmazlar çileden çıkarırlar bizleri. Hemen hemen herkesin çevresinde az da olsa çok da olsa bu türden insanlar vardır. İnsan bu... İyi niyetlisi de var, kötü niyetlisi de... Ahlâktan, etikten, edepten anlayanı da var, anlamayanı da var. Bir de işlediği kabahati bilmesine rağmen pişkin pişkin etrafta dolanan, yüzü kızarmayan insanlar var. Bizi üzen, kıran, hak yiyen insanları Allah'a havale ediyorum.
Aslında o insanlara bir yandan da teşekkür etmek lazım. Yukarıdaki görselde de olduğu gibi. Bu görseli sosyal medyada gördüm. Kaynağını bilmiyorum, bilseydim yazacaktım. Neyse... O insanlara bir yandan da teşekkür etmek lazım diyordum. Bizi kitaplara kaçırdıkları için. Bizleri okumanın o büyülü dünyasına ittikleri için. Kitaplar öyle zamanlar oluyor ki gerçekten bizler için adeta huzurun merkezi oluyor. Nitelikli, bizlere bilgi, görgü ve deneyim kazandıran, ufkumuzu genişleten, kültürümüzü, birikimimizi geliştiren ve genişleten kitapları hayatınızdan eksik etmemeniz dileğiyle...
NOT: Yazıda bahsi geçen itici, sevimsiz, ahlâk ve ilke bilmeyen, pişkin insanları fazla kafaya takmayın. Allah'a havale edin ve yolunuza devam edin. Unutmayın ki vakit boş insanlarla uğraşılmayacak kadar kısa ve değerlidir.
1)
Eğitim, insanı insan yapar, insana insanî değerler kazandırır, tabii doğru
uygulanırsa. Kaliteli eğitim toplumları geleceğe taşır ve toplumların geleceğe
güvenle bakmasını sağlar. Sonuç olarak geleceğe en büyük yatırım eğitimdir.
2)
Günümüzdeki sorunların büyük bir bölümünü çözebilmemiz için eğitim şart... Peki
nasıl bir eğitime ihtiyacımız var? Yaşadığımız çağın ihtiyaçlarına ve insanî
değerlerin kazandırılmasına yönelik olarak yapılandırılmış bir eğitime
ihtiyacımız var. İnsanî değerlere vurgu yapmayan ve bu değerleri hayatımıza
katmayan eğitim sistemi eksiktir ve hep eksik kalacaktır.
3)
Eğitim; bireyi fiziksel,duygusal, sosyal bütün yönleri ile geliştirmeli ve
bireyin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu amaçla eğitimde program
geliştirirken bireylerin beklenti, ihtiyaç, ilgi ve istekleri de
araştırılmalıdır. (Alıntı)
4)
Eğitim-öğretim sürecinde öğretilecek konuların geçerli, güvenilir, bilimsel,
güncel, gerçek yaşamla ilişkili ve öğrenci için anlamlı olması gerekir. Aksi
takdirde eğitim-öğretim sürecinden verim alamaz, boşa kürek çekmiş oluruz.
5)
Eğitimin toplumsal işlevi, sadece toplumun kültür ve değerlerini bireylere
aktarmak değildir. Bu aktarmanın yanında toplumsal kültür ve değerlerin
geliştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle eğitim programları toplumun bu
beklentilerini karşılamalı, toplumsal kültür, değer ve idealleri yansıtmalı,
yaşantılar yoluyla öğretmeli ve geliştirmelidir. (Alıntı)
6)
Eğitim-öğretim sürecinde öğrenciler kendilerine aktarılan bilgileri ezberlemek
yerine araştırarak, inceleyerek, sorgulayarak öğrenmeli ve elde ettiği
bilgileri günlük yaşamıyla ilişkilendirebilmelidir. Kalıcı öğrenme ancak bu
yolla sağlanabilir.
7)
Günümüz eğitim anlayışında çok yönlü düşünme ve sorgulama önemli bir yer
tutmaktadır. Olaylara ve olgulara farklı açılardan bakan ve olayları ve
olguları sağlıklı ve sistemli bir şekilde sorgulayabilen bireyler günümüz
toplum hayatında önemli bir yer edinirler. NOT: "Alıntı" notu düşülen maddeler "Pegem Akademi-KPSS Program Geliştirme" kitabından alınmıştır.
Merhaba
değerli Aylak Editör okuyucuları. Bugünkü yazımda sizlere futbol dünyasında
yaşanan son gelişmeleri aktarmaya çalışacağım. İşte yaşanan son gelişmeler:
-Yaz
transfer dönemine hızlı bir giriş yapan ve kadrosuna Ryan Babel, Şener
Özbayraklı, Valentine Ozornwafor, Adem Büyük ve Jimmy Durmaz gibi isimleri
katan son şampiyon Galatasaray transferlerine devam ediyor. Sarı-kırmızılı ekip
Fernando ve Ndiaye'nin ayrılmasının ardından orta saha pozisyonu için
İngiltere'nin Fulham takımından Fildişili futbolcu Jean Michael Seri'yi
kiraladı. Galatasaray'ın son transferi ise geçen sezon Bursaspor'un kalesini
koruyan Okan Kocuk oldu. Sarı-kırmızılılar forvet için arayışlarını sürdürüyor.
Galatasaray'da forvet için Falcao ve Samatta'nın isimleri geçiyor. Cimbom'un orta saha için gündeminde olan isim ise Fenerbahçe'nin eski futbolcusu Josef de Souza.
-Kadrosuna
Murat Sağlam, Max Kruse, Emre Belözoğlu, Allahyar Sayyadmanesh, Garry Rodrigues
ve Vedat Muriç gibi isimleri katan Fenerbahçe'nin gündeminde orta saha için
Luiz Gustavo, sol bek için de Kolarov var. Ve bu arada korkulan olmadı. Fenerbahçe'ye UEFA'dan men cezası gelmedi. Sarı-lacivertliler Avrupa kupalarına katılabilecek.
-Yaz
transfer döneminin başında Adem Ljajic'in bonservisini alan Beşiktaş, geçen
sezon Ankaragücü'nde gösterdiği performansla dikkatleri üzerine çeken Tyler
Boyd'u kadrosuna kattı. Siyah-beyazlıların stoper arayışları sürüyor.
-Trabzonspor
stoper pozisyonunda görev yapan Gaston Campi ve Altınordu'nun kalecisi Erce
Kardeşler'i kadrosuna kattı. Bordo-mavililerde Yusuf Yazıcı'nın takımdan ayrılıp ayrılmayacağı merak konusu.
-Fenerbahçe
hazırlık maçında Bursaspor'u 2-0 mağlup etti. Fenerbahçe'nin gollerini yeni
transferi Vedat Muriç attı.
-Galatasaray
hazırlık maçında Almanya'nın Leipzig takımına 3-2 mağlup oldu. Galatasaray'ın
gollerini yeni transferi Ryan Babel attı.
-Afrika
Uluslar Kupası'nda zafer Cezayir'in oldu. Galatasaraylı Feghouli'nin formasını
giydiği Cezayir finalde Diagne'li Senegal'i 1-0 yenerek kupanın sahibi oldu.
Değerli Aylak Editör okuyucuları. Sizler için yaptığım derleme bu kadar. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...
Die Lebenden und Die Toten-Nele Neuhaus
-
Kindle ile okuyun
Dedektif Müfettiş Pia Kirchhoff balayına gitmek üzereyken bir telefon alır:
Eschborn yakınlarında yaşlı bir kadın pusuda vurulmuştur. K...
Oturmanın cazibesi...
-
İnsan bazen geceleri hemen yatmak istemiyor. Oturdukça oturası geliyor.
Mesela ben dün akşam oturmanın cazibesine kapıldım. Saati gecenin ikisi
yapıp öyl...
Avustralya'da Domatesin Tanesinin 3 TL Olması
-
En alttaki video görüntülenemiyordu. Onu yeniledim ve yazının tarihini de
böylece güncellemek istedim. *5 Mayıs 2017*'de yazmışım bu yazıyı. Kurlara
bakın...
DİZİLER
-
MISIR
Echoes of the Past
2024 yılı, 8 bölümlü aile dramı. Dizinin adı, Geçmişin Yankıları.
Bu çok heyecanlı, enerjik dizide genç ve hamile bir k...
Saklı//Pınar Salman Kitap yorumu^^
-
Selamlar^^
Bundan aylar önce sosyal medyada gördüğüm bir videodan sonra aklıma düştü
bu kitap. Tam alacaktım bu sefer kitabın tasarımı değişti ve yakından ...
YEŞİM - 2 - (ROMAN)
-
Geçen Çarşamba, ilk bölümünü paylaştığım Yeşim'in roman halinin ikinci
bölümünü paylaşırken, resimli özetten farklı olarak isim değişikliği
yaptım. Aslında...
2025 DİLEK LİSTEM
-
Sevgili Noel Baba;
Senin aslında olmadığını, ömrünü Antalya'da tatil yaparak geçirdiğini
biliyorum.
Ama olsun içimdeki çocuk bir şekilde dileklerde bu...
Sığacık'ın Gölgesinde
-
SIĞACIK’IN GÖLGESİNDE
*Sığacık, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan bir deniz perisi gibidir. Her taş
duvarı, denizden gelen tuzlu rüzgârlarla sarılıp sarm...
MİM ETKİNLİĞİ
-
Merhabalar,
Sevgili Blog Forum’un yöneticisi Sinan kardeşimin anketi ve gayreti üzerine
uzun bir aradan sonra *mim* yazısı yazıyorum. Etkinlik sahibin...
ŞEKERSİZ HAYAT VE BİLİNÇALTIM
-
Canım bir şey yazmak istemiyordu aslında sadece tatlı, şekerli şeyler
yemek istiyordum.
Ama yiyemezdim çünkü 21 gün şekersiz diyet diye bir akıma kapıl...
Topuk Ağrısı Neden Olur?
-
[image: Topuk Ağrısı Neden Olur?]
“Topuk ağrısı neden olur, hangi hastalığın habercisidir, sabah uyanınca
topuk ağrısı yaşıyorum, bunun nedeni nedir,...
K...
BÜCÜRÜK VE BEN: BÜCÜRÜK' üm GİTTİ
-
BÜCÜRÜK VE BEN: BÜCÜRÜK' üm GİTTİ: 2009 yılında sokakta görmüştüm onu. "
Sana anne diyebilir miyim ?" dedi. " seve seve " dedim. B iberonla
besledim. Gözl...
Kurban Bayramı Yazısı
-
[image: Kurban Bayramı Yazisi]
Kurban Bayramı Yazısı
Gelenek olduğu üzere birçok arkadaşımız özel günlerle alakalı yazılar
hazırlıyorlar. Ben de bu yaz...
İstanbul Kınalıada Plajları
-
İstanbul'da, sıcak yaz günlerinde, Belediye Plajları, Beykoz Plajları, Şile
Plajları ve Kilyos Plajları'na ek olarak, İstanbul’a yakınlığı, ulaşım
kolaylı...
Cüzdan Duası Bereket Duası
-
İnananlar için ramazan ayının son cuma günü yazılıp cüzdana konan cüzdan
duası hakkında yazmak istiyorum sizlere !Cüzdan DuasıYıllardır uyguladığım,
bollu...
2024 - 1. 2. Ve 3. Hafta
-
Selam bloğumun güzide takipçileri, 2024 'ün ilk haftasında, 2. haftasında
ve dahi 3. haftanın yarısında hayatınıza etki ederek, radikal değişimlere
ned...
Blog isim değişikliği
-
Merhaba arkadaşlar, blogumun adını değiştiriyorum. Değiştirmeden önce bu
yazıyı yazayım da takip edenlerin haberi olsun istedim. Yeni adım
hayatiminkisba...
Pazartesi Sendromunun Nedenleri
-
Evet yine bir pazartesi gününe gelmiş bulunmaktayız.Pazartesi Sendromu diye
bir sendrom çıktı.Bu sendromla ilgili biraz araştırma yaptım.Yapılan
bilimsel a...
Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler
-
*Bitget’ten Türkiye’ye Özel Süper Hediyeler*
Dünyanın lider kripto borsası Bitget, Türkiye kullanıcıları için Ramazan’a
özel kampanyasını duyurdu. Hem ye...
SARAY'A YENİ ÜST GEÇİT
-
Kahramankazan’ın Saray Mahallesi’nde bir süredir yapımı devam eden üst
geçit, çalışmaların tamamlanmasının ardından vatandaşın hizmete açıldı.
Kahramanka...
36. HAFTA HAMİLELİK GÜNLÜĞÜM / PLASENTA PREVİA
-
Herkese merhaba ✋
Bugün buraya farklı bir konu hakkında yazı yazmaya karar verdim. Bu aralar
internette deli gibi araştırmalar yaptığım ancak pek fazla...
Bibury Cadısı - Nesrin Öz | Kitap Yorumu
-
*Kendi kabuğuna yabancı olmanın, ruhunun ait olduğu bedene dar gelmesinin,
bazen hiçbir sebebi yokken gözünün gördüğü her şeyi bir tiyatro sahnesini
i...
Genç Adam!
-
Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik… “Zaman bendedir ve mekân bana
emanettir! ” şuurunda bir gençlik… Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş
yedi asırlı...
bilinçli akılsızlık ve bir kaç milyar dolarcık
-
size türk insanının/milletinin her konuda bilgi sahibi olduğunu ve rasyonel
bir şekilde her şeyi iyi-kötü, doğru-yanlış diye ayırt edebildiğini
söylesem ne...
Ben Aslında Zürafa Olmak İstiyorum
-
Çok yoruldum.
Çok unuttum. Çok güldüm. Çok ağladım.
Karanlıkta çok fazla kaldım, aydınlık hayallerine daldım.
Değiştim; herkes gibi ya da her şey gibi. Benli...
BİR FOTOĞRAF KARESİNDE ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SIRRI
-
İnsanoğlu hayatın başlangıcından beri hep köşe kapmaca oynadı ölümle
biri kaçarken diğeri kovaladı. Sonuçta hep yenildi insanoğlu. Sadece biz
insanl...
Ağaçların Öyküsü
-
"Vaktiyle bir adamın bahçesinde iki tane limon ağacı varmış. Biri dal budak
çiçeklenip, dalları güçlenirken diğeri günden güne zayıflarmış. Haliyle ev
sah...
Yaşamdan Bir Sabah Kesiti
-
Şehir uyanıyor, yağmurlu geçen günlerin ardından güneş gülerek
aydınlatıyor şehri. Islandıkları ve üşüdükleri için titreyen, sesini bile
çıkaramayan can d...
Aralık Ayım Nasıldı?🎈
-
Happy New Yearrrrr Thesaglams’ın Ponçik Okuyucularıııııı✨ Coşkulu bir giriş
yapmak istedim! Elimde konfetilerle karşıladım sizi bu sefer!🎉 Kocaaa bir
sene...
2019'da Semih Keçecioğlu - Kişisel Blog
-
[image: 2019'da Semih Keçecioğlu - Kişisel Blog]
Biraz geç de olsa 2019 senesinde blogumda olup bitenlerden ve bazı
istatiksel verilerden bahsedeceğim. Bil...
KPSS ALIŞVERİŞİM
-
Herkese merhaba!
Bugün size KPSS için yaptığım alışverişi göstereceğim. KPSS çalışıyorsanız
belki eksiklerinizi tamamlama konusunda size de fikir verir diye...
Kuru Mayalı Poğaça
-
Kuru Mayalı Poğaça Nasıl Yapılıyor? Kuru mayalı poğaça en lezzetli
poğaçalar arasında yer alır.Kuru mayadan poğaça yapmak için bildik tanıdık
güvenilir...
12- YAŞLI ADAM VE DENİZ / ERNEST HEMINGWAY
-
*“İnsan yenilmek için yaratılmadı” dedi dokunaklı bir sesle; *
*"Ademoğlu mahvolur ama yenilmez.” *
*S;106*
Herkesin başarı için koştuğu yerde, yarışı ge...
Savaşıyoruz
-
Bir an gelir ve her şeyin aslında göründüğü gibi olmadığının farkına
varırım diye söylendim durdum. Kabullenişin zorluğunun farkında oluşum
inatla kene...
SİVAS KONGRESİ 100 YAŞINDA !
-
4-11 Eylül 1919 tarihinde Sivas’ta düzenlenen ve 1. Dünya Savaşı ile
beraber işgal altında bulunan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk
milletinin ba...
Veda
-
Blog dünyası bana çok şey kattı. Okumayı öğrendiğim ilk yıllardan beri
okumayı araştırmayı ve yazmayı çok seviyorum. Henüz ilkokul yıllarımdayken
performan...
ZAMAN SU GİBİ AKAR GİDER
-
zaman su gibi akar gider
Kuzey yarım küresinde mevsimler üç ayda bir değişir; fakat insan ömründeki
mevsimlerin değişmesi aylar değil, bazen dakikalar için...
En güzel doğu ekspresi karesine ödül
-
Ankara ile Kars arasında sefer yapan Doğu Ekspresi güzergahında çekilen
fotoğraflarla katılım sağlanacak olan "Tam O An" Doğu Ekspresi Ulusal
Fotoğraf Yarı...
Benden- BAYRAM
-
Bu bisikletin arkasından bir ömür gidebilirim, keza koşturtuyor da beni
sıpa. Çok seviyorum çok, çocuklarımız çok güzeller, güzel davranılmayı,
sevilmeyi...
Yetişkinlere Özel Parti Fikirleri
-
Son zamanlarda çocuklara özel yayınlar yaptığımı fark ettim, bugün de
hanımlara ve beylere özel parti fikirleri sunmaya karar verdim.
Her ne kadar yaşım...
Cilt Bakımı İçin 5 İpucu | Öneri
-
Cilt bakımı deyince akla binbir türlü yöntem ve pahalı ürünler geliyor ama
bu ipuçlarıyla cildinize teknik operasyonlar ya da pahalı cilt ürünleri
olm...
Kuşca'nın Yeni Muhtarı : Ergin Karakurt
-
[image: Ergin Karakurt]
*Kuşca'nın Yeni Muhtarı : Ergin Karakurt*
Kuşca'da uzun zamandır muhtarlık görevini yapmakta bulunan, Ergin KaraKurtKuşca
mahallesi...
Son Ki Üç... (Reklam Edition)
-
* NOT: *Bu yazıda hiçbir şekilde gerçek kurum ya da kişilerden alıntı
yapılmamıştır, sadece reklam almaya çalıştık onu da beceremedik. Bu yüzden
kendi...
Güncel Kozmetik Ürünler Katalogları
-
Güncel Kozmetik Ürünler Katalogları
2019'da yayınlanan En Son Avon,farmasi diğer* kozmetik ürünleri katalog*larını,
Panorama ve Fırsat Broşürlerini sitemi...
Helvacı Hacı Şerif – Denizli
-
Herkese merhaba, aranızda “Tatlı sevmeyen var mı” diye sorsam sadece ufak
bir azınlığın “ben sevmem” diyeceğini tahmin ediyorum. Çocuğu, genci,
yaşlısı, h...
2019 Ocak Ayında İzlediklerim
-
2018'in son günlerinde gelecek seneye 40 film hedefi koymuş biri olarak
Ocak ayında *11 film *izlemem çok güzel oldu benim için. Tabii ara tatilde
olmamın ...
Arı Havası ile Tedavi Yöntemleri
-
Arı Havası Nedir? İnsanın yaşaması için gerekli olan vazgeçilmezler
arasında toprak, su ve ışıkla birlikte hava da yer almaktadır. Api havanın
kelime anlam...
Sözcük Türleri- Zamir, Sıfat, Zarf
-
Uzun zamandır elimde olmayan sebeplerden dolayı burayı biraz ihmal ettim.
Bunun için sizlerden özür dileyerek konumuza giriş yapıyorum.
Evet bugünkü konu...
Özgür Kızın Güncesi Blog Keşif Etkinliği
-
Selamlar.
Biliyorsunuz uzun zamandır blog yazmıyor ve buralarda yoktum. Aramıza ne
kadar çok yeni blog katılmış, gerçekten çok mutlu oldum. 🙈 Psikolojisi...
4 Yaşında Yürümek
-
Bloğu açtığımdan beri bir çok kez değindim belki de Masalın erken doğumuna,
prematüre oluşuna ancak bu sefer başka. Masal 65 gün küvöz de benden ayrı
kald...
Mindhunter
-
Mindhunter
İşinden memnun olmayan rehine arabulucusu Holden Ford(Jonathan Groff) ve
tecrübeli ajan Bill Tench(Holt Mac Callany) 70’lerin ikinci yarısınd...
Tarihin En İyi Süikastçileri
-
Haşhaşiler kimdir? Nerede kurulmuştur? Kurucusu kimdir? Neyi
amaçlamışlardır? Tarihe meraklı gözlerle bakan, tarihi olayları öğrenince
kendini ordaymışcası...