Eğitim-Öğretim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Eğitim-Öğretim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2019 Çarşamba

Eğitim Üzerine Notlar-1


Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/person-uses-pen-on-book-1061576/


1) Eğitim, insanı insan yapar, insana insanî değerler kazandırır, tabii doğru uygulanırsa. Kaliteli eğitim toplumları geleceğe taşır ve toplumların geleceğe güvenle bakmasını sağlar. Sonuç olarak geleceğe en büyük yatırım eğitimdir.

2) Günümüzdeki sorunların büyük bir bölümünü çözebilmemiz için eğitim şart... Peki nasıl bir eğitime ihtiyacımız var? Yaşadığımız çağın ihtiyaçlarına ve insanî değerlerin kazandırılmasına yönelik olarak yapılandırılmış bir eğitime ihtiyacımız var. İnsanî değerlere vurgu yapmayan ve bu değerleri hayatımıza katmayan eğitim sistemi eksiktir ve hep eksik kalacaktır.

3) Eğitim; bireyi fiziksel,duygusal, sosyal bütün yönleri ile geliştirmeli ve bireyin kendini gerçekleştirmesine yardımcı olmalıdır. Bu amaçla eğitimde program geliştirirken bireylerin beklenti, ihtiyaç, ilgi ve istekleri de araştırılmalıdır. (Alıntı)

4) Eğitim-öğretim sürecinde öğretilecek konuların geçerli, güvenilir, bilimsel, güncel, gerçek yaşamla ilişkili ve öğrenci için anlamlı olması gerekir. Aksi takdirde eğitim-öğretim sürecinden verim alamaz, boşa kürek çekmiş oluruz.

5) Eğitimin toplumsal işlevi, sadece toplumun kültür ve değerlerini bireylere aktarmak değildir. Bu aktarmanın yanında toplumsal kültür ve değerlerin geliştirilmesi de önemlidir. Bu nedenle eğitim programları toplumun bu beklentilerini karşılamalı, toplumsal kültür, değer ve idealleri yansıtmalı, yaşantılar yoluyla öğretmeli ve geliştirmelidir. (Alıntı)

6) Eğitim-öğretim sürecinde öğrenciler kendilerine aktarılan bilgileri ezberlemek yerine araştırarak, inceleyerek, sorgulayarak öğrenmeli ve elde ettiği bilgileri günlük yaşamıyla ilişkilendirebilmelidir. Kalıcı öğrenme ancak bu yolla sağlanabilir.

7) Günümüz eğitim anlayışında çok yönlü düşünme ve sorgulama önemli bir yer tutmaktadır. Olaylara ve olgulara farklı açılardan bakan ve olayları ve olguları sağlıklı ve sistemli bir şekilde sorgulayabilen bireyler günümüz toplum hayatında önemli bir yer edinirler.

NOT: "Alıntı" notu düşülen maddeler "Pegem Akademi-KPSS Program Geliştirme" kitabından alınmıştır.  



17 Mayıs 2019 Cuma

Eğitim Nedir? Genel Hatlarıyla Eğitim

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/abc-books-chalk-chalkboard-265076/


Merhaba değerli okurlar. Bugünkü yazımda "eğitim" konusunu kısaca ele almaya çalışacağım. 

Eğitim, toplumların önemle üzerinde durduğu konulardan birisidir. Çünkü toplumu toplum yapan, ülkeleri çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkaran, ülkelerin dünyanın sayılı devletleri arasına girmesini sağlayan yegane unsur eğitimdir. Eğitimde çağın gereklerini yakalayamayan toplumlar geri kalmaya mahkumdur. 

Eğitimin önemine kısaca değindikten sonra biraz da "Eğitim Nedir?" sorusunun cevabını arayalım. 

Eğitim için neredeyse tüm kaynaklarda rastlayabileceğimiz klasik bir tanım vardır. "Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantıları yoluyla, kasıtlı olarak istendik davranış değişikliği meydana getirme sürecidir (Ertürk,1977). 

Ertürk'ün bu tanımında yer alan kritik kavramları ele almamızda fayda olduğunu düşünerek bu kavramlara kısaca değinmek istiyorum: 

-Kendi yaşantısı yoluyla: Eğitimin tanımında yer alan bu ifade aslında öğrenci merkezli bir eğitim anlayışını vurgular. Öğrenci kendi yaşantısı yoluyla yani yaparak ve yaşayarak öğrenir. 

-Kasıtlı olarak: Bu ifade ise planlı ve programlı bir eğitim-öğretim anlayışını vurgular. 

-İstendik davranış değişikliği: Bu ifade ise, davranış değişikliklerinin bireyin, toplumun ve konu alanının özelliklerine uygun amaçlara yönelik olmasını vurgular. 

Değerli okurlar, eğitimin tanımında yer alan kritik kavramları da ele aldıktan sonra eğitimin bazı özelliklerinden de söz edelim: 

Eğitim; 

-Yaşam boyu devam eden bir süreçtir. İnsan doğumundan ölümüne kadar eğitimle iç içedir. Başka bir deyişle eğitim beşikten mezara kadar devam eder. 

-Davranışlarda değişiklik meydana getiren bir süreçtir. Eğitimde davranış değişikliklerinin istendik yönde yani hedeflere yönelik olması beklenir ancak istenmeyen davranış değişiklikleri de meydana gelebilir. 

-Yaşantı yoluyla gerçekleşen bir süreçtir. Eğitim sürecinde bireyin kendi yaşantısı önemli rol oynar. 

-Kasıtlı (planlı ve programlı) ve gelişigüzel şekilde yürütülebilir. 

-Bireyi kültürleme sürecidir. Kültürleme; kültürel değerlerin bireye kazandırılması ve aktarılması sürecidir. 

Son olarak biraz da eğitim-kültür ilişkisinden söz edelim. Eğitim ile kültür iç içedir. Eğitim hem kültürü etkiler hem de kültürden etkilenir. Toplumun kültürel değerleri eğitim yoluyla gelecek nesillere aktarılır. Bu nedenle bir toplumun kültürel değerlerinin yaşamasında ve ayakta kalmasında eğitimin büyük bir rolü vardır. 

Değerli okurlar, bugünkü yazımda "Eğitim Nedir? Genel Hatlarıyla Eğitim" konusunu ele aldım. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir başka yazımda görüşmek üzere...

23 Nisan 2019 Salı

Çocuklara Değerli Olduklarını Hissettirmek

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/baby-touching-woman-s-face-1257110/


Çocuklar, Yüce Allah'ın bizlere sunduğu en güzel lütuflardan birisidir. Onlar saftır, masumdur, tertemizdir. Çocuklarda merak duygusu üst düzeydedir, sürekli soru sorarlar ve öğrenmeye çalışırlar. O kadar meraklıdırlar ki, bazen çok soru sorarak biz yetişkinleri bunaltacak seviyeye getirirler. Bunalsak bile, onların sorularına elimizden geldiğince düzgün bir şekilde cevap vermeli, onları tersleyerek incitmemeliyiz. Onları incitmemiz, kırmamız halinde hem özgüvenlerini zedelemiş oluruz hem de merak duygularına zarar vermiş oluruz. Terslenen, azarlanan çocuklar ebeveynlerinden çekindikleri için soru soramaz hale gelirler, özgüvenleri azalır ve öğrenmeye kapalı bir hale gelirler. 

Çocuklarımıza hak ettikleri gibi saygın davranmalı, onlara değerli olduklarını hissettirmeliyiz. Daha doğrusu onlara birey olma duygusunu yaşatmalıyız. Kendisini değerli hisseden çocuklar diğer akranlarına göre psikolojik olarak kendilerini iyi hisseder ve başarıya ulaşmada onlara göre avantajlı bir konumda olurlar. 

Değerli anne-babalar, şunu unutmayın ki çocuklar da bir bireydir, toplumun bir ferdidir. Onların da kalbi var, onlar da tıpkı biz yetişkinler gibi ruhsal değişimler, psikolojik dalgalanmalar yaşarlar. Hani biz yetişkinler kimi zaman kendimizi iyi hissederiz, kimi zaman da çok mutsuz, huzursuz oluruz ya işte çocuklarımız da bizim gibi bu duyguları yaşarlar. Onlara elimizden geldiğince sevgi, saygı, hoşgörü ve merhamet gösterelim. Onlara değerli olduklarını hissettirelim. Çocuk bir soru sorduğunda "Daha yaşın küçük, her şeye burnunu sokma, sen bu işlerden anlamazsın, sus, otur yerine!" gibi çocuğu incitecek cevaplar vermek yerine onun yaşına ve gelişim düzeyine uygun cevaplar vermek daha isabetli bir tercih olacaktır. 

Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Geleceğimiz olan çocuklara hak ettikleri gibi saygın davranalım ve onlara değerli olduklarını hissettirelim. Ama bunu yaparken de ölçüyü kaçırmayalım. Onları şımartmadan tam donanımlı bir şekilde toplum hayatına hazırlayalım. Onları hem zihinsel, hem sosyal hem de psikolojik yönden elimizden geldiğince imkanlarımız doğrultusunda iyi yetiştirmeye gayret edelim. Unutmayalım ki, eğitim okuldan önce evde yani ailede başlar. 

Görüşleriniz kıymetlidir. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...

19 Mart 2019 Salı

Kitap Okumak İçin 21 Önemli Neden


Merhaba değerli okurlarım. Bugün sizlere oldukça eğlenceli ve eğitici bir eylem olan "okumak" eylemiyle ilgili bilgi vermeye çalışacağım. Hep düşünürüz değil mi kitap okumanın faydalarını, okullarda öğretmenlerimiz de öğrencilerine dilleri döndüğünce kitap okumanın faydalarını anlatmaya çalışırlar; onlara okuma sevgisi aşılamaya çalışırlar. Bugün ben de elimden geldiğince sizlere bunu anlatmaya çalışacağım. İsterseniz başlayalım: 

Okuma eylemi, fiziksel ve zihinsel unsurların birleşmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir etkinliktir. Gözler ve ses organları okumanın fiziksel yönünü, beynin görülenleri anlamlandırması ise okumanın zihinsel yönünü oluşturur.

Okuma bir anlama sürecidir. En iyi bilgi edinme yollarından birisidir. 

Öğrenmenin ve bilgi edinmenin en iyi yolu olan okuma eyleminin sayısız yararları var. Bu yazımda sizlere bu yararları açıklamak istiyorum. İşte kitap okumak için 21 önemli neden:

1) Okudukça kelime hazinemiz zenginleşir. Kelime hazinemiz zenginleştikçe de anlama hızımız artar.

2) Okumak insanın kavrama ve muhakeme gücünü arttırır.

3) Okuyan insan, kişilere, olaylara ve durumlara farklı açılardan bakar. Sürekli farklı bakış açıları geliştirir.

4) Okuma eylemi insanın ufkunu genişletir.

5) Okumak insanı hem dil becerileri yönünden hem de kişilik yönünden geliştirir.

6) Okuyan insan sağlıklı bir düşünce sistemine sahip olur. Okumak insanın düşünce yapısını geliştirir.

7) Okumanın beyne olumlu etkileri yapılan bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır.

8) Kitap okuyan insan kendisini yalnız hissetmez. Çünkü okudukça kendisine yeni arkadaşlar edinir. ( Özellikle roman ve öykü okuyunca)

9) Kitap okuyan insanın empati kurma yeteneği üst düzeyde olur. Okuyan insan kendisini roman veya öykü kahramanlarının yerine koyarak onların neler hissettiklerini kavrar.

10) Okumak insanın bilgisini, birikimini, kültürünü geliştirir ve genişletir.

11) Bir roman veya öykü okumak insanın hayal gücünü geliştirir.

12) Düşünen, konuşan, araştıran, sorgulayan ve yazan bir toplumun yolu okumaktan geçer. Okumayan toplum her alanda geri kalmaya mahkumdur. 

13) Düzenli olarak okuyan kişinin konuşma becerisi de gelişir. Okuyan insan konuşmalarında etkileyici ifadeler kullanarak insanları etkileyebilir. 

14) Okuma eylemi kişinin ikna etme becerisini geliştirir. Sürekli okuyan insan kelime hazinesinin zenginliğinden yararlanarak konuşmalarında doğru argümanları kullanır ve karşısındaki kişiyi ikna eder.

15) Okuyan insan okumayana göre daha iyi yazar. Yazılarını etkileyici ifadelerle süsler. 

16) Okumak insanı psikolojik açıdan da rahatlatır. Okumak kimi zaman bir terapi gibidir. İnsanı dinlendirir. İnsanı bir süreliğine de olsa sıkıntılarından uzaklaştırır.

17) Sürekli okuyan insanın analiz ve sentez gücü de üst düzeyde olur. 

18) Okuyan insan yaratıcı ve eleştirel düşünme becerisine sahip olur. Okumak kişinin bu yönlerini de geliştirir.

19) Okuyan insan farklı kültürleri tanıma fırsatı bulur. Farklı toplumların yaşayışı hakkında da bilgi sahibi olur. 

20) Okuma, yorumlama ve anlamlandırma gibi zihinsel süreçleri içerdiğinden dolayı insan zihninin daha aktif olmasını sağlar. 

21) Belki de en önemlisi kitap okumak insanı uyandırır. Düzenli olarak okuyan insan bilgilerin yanlışlığı veya doğruluğu hakkında sağlıklı hükümler verir. 

Değerli dostlar, kitap okumanın faydaları konusunda elimden geldiğince 21 madde oluşturdum. Tabi ki bu maddelerin sayısını artırabilirsiniz. Görüşlerinizi bekliyorum. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere. 



30 Ocak 2019 Çarşamba

Öğretmen Adaylarından 40 Bin Atama Talebi


Öğretmen adaylarından daha önce örneği görülmemiş dayanışma ve seferberlik örneği... 

Öğretmen adayları her türlü fedakarlığın gösterildiği bu yolda MEB'den 40 bin atama talep ediyor. 

Öğrencilerine kavuşabilmek için her türlü fedakarlığı yapan ve her türlü cefayı çeken öğretmenlerimiz haklarını alabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Neredeyse her gün Twitter'da etkinlik yapıyorlar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezine yazı yazıyorlar. Onların tek derdi atanıp vatanımıza ve milletimize yararlı bireyler yetiştirebilmek.

Bu yazımı okuyan herkese sesleniyorum. Çoğunuz anne babasınız. Evlatlarınızın kaliteli bir eğitim almasını elbette istersiniz. İşte kaliteli eğitimin ilk adımı boş olan okullara öğretmen ataması yapmak. 

Geride kalan eğitim-öğretim dönemini -tahmini rakamlara göre- 100 bin öğretmen açığı ile geçirdik. Yaklaşık 80 bin ücretli öğretmeni saymıyorum bile. 80 bin ücretli öğretmenin doldurduğu kadroyu da bu sayının içine dahil edersek 180 bin öğretmen açığı gibi korkunç bir sayıyla karşı karşıya kalıyoruz. Sorarım size bu kadar öğretmen açığıyla nasıl çağımızın gerekliliklerine uygun bir eğitim-öğretim ortamı sağlayabiliriz? 

Daha önce de söylediğim gibi kaliteli eğitimin ilk adımı alanında uzman öğretmenleri öğrencilerine kavuşturmaktır. O nedenle öğretmen adayları haklarını alabilmek için büyük bir özveri ve kararlılıkla mücadele ediyorlar ve MEB'den 40 bin atama talep ediyorlar. 

Lütfen bu sese kulak verelim ve öğretmenlerimizin yanında olalım. Çağımızın gerekliliklerine uygun kaliteli eğitim için Şubat ayında 40 bin öğretmen ataması şarttır ve ihtiyaçtır.  



29 Kasım 2018 Perşembe

Bir İnsan Niçin Okumaz?


Merhaba arkadaşlar. Daha önceki bir yazımda "İnsan Niçin Okur?" sorusunun cevabını aramıştık. O yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımda da "Bir İnsan Niçin Okumaz?" ya da "Toplum Olarak Neden Okumuyoruz?" sorusunun cevabını arayalım. Biliyorsunuz ki okuma oranlarında gelişmiş ülkelere göre çok gerilerdeyiz. İsterseniz okumama nedenlerimizi aramaya başlayalım.

1) İnsanlar vakit bulamamaktan şikayetçi. "Okumaya vakit ayıramıyorum" bahanesi en popüler bahane bu konuda. Ancak bu bahaneye biz de şu karşılığı verebiliriz: İnsan televizyon izlemeye vakit ayırabiliyorsa okumaya da vakit ayırabilir. 

2) İnsanlar yorgun olmaktan da şikayetçi. Evet, doğrudur. İnsanlar sabahtan akşama kadar çalışıyorlar, geçim mücadelesi veriyorlar ve doğal olarak da yoruluyorlar, kendilerini yorgun hissediyorlar. Ama bence bu da geçerli bir bahane değil. Çünkü okumanın bana göre dinlendirici bir etkisi var.

3) Sosyal medya ve oyun bağımlılığı: Sosyal medya günlük hayatımıza o kadar çok yerleşti ki, çoğu insan için bu adeta bir bağımlılık haline geldi. Aynı şey bilgisayar ve telefon oyunları için de geçerli. Bu bağımlılıklar nedeniyle çoğu insan okumaya vakit ayıramıyor. 
Sosyal medya bağımlılığı okumaya engel


4) Okumanın insana ne gibi yararlar sağlayacağından haberdar olmayan insan okumaz. Aslında toplumumuzda okuma konusunda bir farkındalık yok. Bu nedenle toplum olarak okuma konusunda bir farkındalık oluşturmamız şart. 

5) Yetişilen ailede, yaşanılan toplumda okuma kültürünün olmaması da insanın okumamasında büyük bir etkendir. 

6) İnsanların birçoğu okuma eylemini maalesef gereksiz ve boş uğraş olarak görüyor, vakit kaybı olarak görüyor. 

7) Üşengeçlik ya da tembellik de insanın okumamasında etkilidir. 

8) Gözlerini bahane eden insanlar da çıkabilir karşımıza. Mesela "Okumaya başladığımda gözlerim sulanıyor, gözlerim yoruluyor" gibi bir savunmayla da karşı karşıya kalabiliriz. Ne hikmetse kitap okurken yorulan o gözler, televizyonun, bilgisayarın veya telefonun başındayken hiç yorulmaz. 

Okumama konusunda bazı nedenler bunlar. Bu nedenleri elbette çoğaltabiliriz. Biz okumayı sevenler olarak "İnsanlar otursun saatlerce kitap okusunlar" demiyoruz. İnsanlar en azından günde 10 sayfa kitap okusalar bu, haftada 70, ayda ise 280 sayfa eder. Çok zor bir şey değil aslında. 

Anlatacaklarım bu kadar. Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. 


24 Kasım 2018 Cumartesi

İyi Bir Öğretmende Bulunması Gereken 15 Önemli Nitelik


Değerli dostlarım; sizlere bu yazımda iyi bir öğretmende bulunması gereken önemli niteliklerden bahsedeceğim. İsterseniz başlayalım. İyi bir öğretmen; 

1) Fedakar olmalıdır. Öğrencilerinin iyi bir eğitim alabilmesi için fedakarlıklardan kaçınmamalıdır.

2) Davranışlarıyla, karakteriyle topluma iyi bir örnek olmalıdır. 

3) Hemen hemen her konuda bilinçli ve duyarlı olmalıdır. Toplumu bilinçlendirebilmeli ve topluma duyarlılık kazandırabilmelidir. 

4) Eğitim ve öğretimin gerektirdiği niteliklere uygun olarak kendisini iyi yetiştirmelidir.

5) İyi bir rehber olmalıdır. Öğrencilerini ve toplumu iyi ve doğru bir şekilde yönlendirebilmelidir. 

6) Girişimci, çalışkan ve idealist olmalıdır.

7) Öncü olmalı ve milli eğitimin gerektirdiği ilkelere bağlı olmalıdır.

8) Hem öğreten hem öğrenen olmalıdır. Öğretirken öğrenmelidir. Çünkü öğrenme yaşam boyu devam eden bir süreçtir.

9) Sorgulayıcı olmalıdır. Eleştirel düşünme becerisine sahip olmalıdır. Bilgilerin, düşüncelerin doğruluğunu, tarafsızlığını ve tutarlılığını sorgulayabilmelidir. 

10) Öğrencilerine hem anne hem baba hem dost hem de arkadaş olabilmelidir.

11) Samimi, vizyon sahibi, demokratik, güvenilir ve güler yüzlü olmalıdır.

12) Bilimsel düşünme tutumunu benimsemeli ve yeniliklere açık olmalıdır.

13) Hem öğrencileriyle hem de diğer insanlarla iyi ve sağlıklı bir iletişim kurabilmelidir.

14) İyi bir gözlem gücüne sahip olmalıdır.

15) Planlı olmalıdır. Öğrencilerinin eğitimi için günü kurtarmaya yönelik kısa vadeli planlar yerine orta ve uzun vadeli planlar yapmalıdır. Bu nitelik sadece öğretmenler için geçerli değildir. Mevcut eğitim sisteminin de uzun vadeli planlar geliştirmesi gerekir. 

Ben bu yazımda 15 nitelik belirledim. Elbette bu niteliklerin sayısı artırılabilir. Ancak şunu söylemeliyim ki iş sadece öğretmenlerimizde bitmiyor. Velilerimizin ve toplumun diğer kesimlerinin de üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi şart. 

Değerli dostlarım; öğretmenlik mesleği, kimi insanlarca "oturdukları yerden para kazanan meslek grubu" olarak tanımlanamayacak derecede kutsal ve ağır iş yükü olan bir meslektir. Çünkü öğretmen insan ve nesil yetiştirir. İnsan ve nesil yetiştirmek ise bir insana verilebilecek en ağır ve en zor sorumluluklardandır. O nedenle çevrenizde veya televizyonda gördüğünüz birkaç olumsuz örnek nedeniyle öğretmenlerimiz hakkında olumsuz genellemeler yapmayalım. Gerçek öğretmenler fedakardır, dürüsttür, merhametlidir, hoşgörülüdür. Lütfen öğretmenlerimize destek olalım ve onların kıymetini bilelim.

Siz de görüşlerinizi yazabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

19 Kasım 2018 Pazartesi

Edebiyat Günlükleri: Edebiyat Dersleri Nasıl Olmalı?


Bu yazımda sizlere bir eğitimci olarak edebiyat derslerinin nasıl olması gerektiği hakkında bilgi vermek istiyorum. Daha doğrusu kendi fikirlerimi aktarmak istiyorum. 

Edebiyat, duygu ve düşüncelerin estetik bir formda anlatılmasıdır. Bu tanımdaki anahtar sözcük "estetik" sözcüğüdür. Öyleyse şöyle bir sonuca varabiliriz: Dersler "estetik" bir havada geçmeli. Kuramsal bilgi sınırlandırılmalı. Elbette sınavların önemli bir yer tuttuğu bir eğitim sisteminde kuramsal bilgilere ihtiyaç var. Ancak ben kuramsal bilgiye dersin 15-20 dakikasının ayrılması gerektiği kanaatindeyim. Fazla kuramsal bilginin üretkenliği öldürdüğü fikrini benimsiyorum. 

Edebiyat dersleri bana göre ilham verici, ufuk açıcı olmalıdır. Öyle bir edebiyat dersi yapılmalı ki sınıf bir şair ve yazar okuluna dönüşmelidir. Öncelikle derslerde öğrencilere usta şair ve yazarların eserleri okutulmalı. Okutulmalı ki öğrenciler usta şair ve yazarların dili nasıl ustalıkla kullandığını görebilsinler. Okutma faslından sonra öğrenciler yazı yazmaya teşvik edilmeli. Önce basit yazılar yazdırılmalı, sonra yazının niteliği kademe kademe artırılmalı. 

Bana göre öğretmenlerimiz derslerinde fırsat buldukça şiir dinletileri düzenlemeli. Ayda bir değil mümkün olan her zaman düzenleyebilmeli öğretmenlerimiz. Çünkü şiir çoğu zaman insanın ruhunun derinliklerindeki saklı hazineleri ortaya çıkarır. Şiir ilham verir insana. İnsana günlük hayatta görmediği, göremediği güzellikleri gösterir şiir. Bambaşka alemlere, rüya ve hayal dolu alemlere sürükler insanı. İnsanın içinde istemsizce hapsolduğu bir duygu dünyası, duygu evreni oluşturur. O yüzden bence şiir kesinlikle ihmal edilmemeli. 

Roman ve öykü de ihmal edilmemeli bence. Öğrenciler roman ve öykü okuyabilmeli, roman ve öykü okumaya teşvik edilmelidir. Öğretmenlerimizin burada yönlendirici vasfı çok önemli. Bir edebiyat öğretmeni Türk ve dünya edebiyatının en önemli eserlerini bilmeli, onları yakından tanımalı ve bu kıymetli eserleri öğrencileriyle buluşturabilmelidir. 

Hep yakınırız ülkemizde artık iyi sanatçılar, yazarlar, şairler yetişmiyor diye. Hep kaliteden dem vururuz. Edebiyatta, sanatta kalitenin düştüğünü dile getiririz. İşte yakınmamak için edebiyatta ve sanatta kaliteyi tekrar yükseltebilmek için çocuklarımızı, gençlerimizi üretkenliğe yöneltmeliyiz. Çocuklarımızı gençlerimizi üretkenliğe yöneltmek içinse özellikle edebiyat derslerini buna göre şekillendirmemiz lazım. 

Bugünkü anlatacaklarım bu kadar. Edebiyat günlükleri Allah kısmet ederse devam edecek. Görüşmek üzere...



14 Kasım 2018 Çarşamba

Edebiyat Günlükleri: Edebi Eserlerde Dil ve Edebiyat Gerçeği Yansıtmak Zorunda mıdır?


Bugünkü "Edebiyat Günlükleri" adlı yazı dizisinin ikinci konusu "Edebi Eserlerde Dil ve Edebiyat Gerçeği Yansıtmak Zorunda mıdır?"  Bugün bu konu hakkında sizlere bilgi vermeye çalışacağım. Bu yazı dizisinin ilk yazısını okumak isterseniz şuradan okuyabilirsiniz. İsterseniz bugünkü konumuza başlayalım.

Edebi Eserlerde Dil 

Edebi eserlerin kendisine özgü bir dili vardır. Sanatçı edebi eserinde günlük hayatta kullandığımız kelimeleri kullanır ancak bu kelimelere yepyeni, bambaşka anlamlar yükler. Bu kelimeler gerçek hayatta kullandığımız anlamdan uzaklaşır ve sanatçı yazdığı eserinde bu kelimelerle bambaşka bir dünya oluşturur. 

Edebi metinler duygu ve heyecan yüklü metinlerdir. Bir bilimsel metin özelliği taşımazlar. Bilindiği üzere bilimsel metinlerde dil açık, anlaşılır bir şekilde kullanılır. Edebi metinler duygu ve heyecan yüklü metinler olduğu için bu metinlerde dil, insanda heyecan ve estetik bir haz uyandırma amacıyla kullanılır. 

Edebi Eserler Gerçeği Yansıtmak Zorunda Mıdır?

Edebiyatın gerçeği yansıtıp yansıtmayacağı konusu geçmişten günümüze kadar hep tartışılmıştır. Bence edebiyat gerçeği yansıtmak zorunda değildir. Çünkü bir edebi eserin en önemli özelliği kurmaca metin olmasıdır. Ancak şunu söylemeliyim ki yazılan her edebi eser yazıldığı dönemin tarihi gerçekliğinden, zihniyetinden izler taşıyabilir. Ancak bu izler eserde olduğu gibi yansıtılmaz, yazarın hayal dünyasından geçerek eserde kendisine yer bulur. 

Bu yazımda edebi eserde kullanılan dile ve edebiyatın gerçeği yansıtıp yansıtmayacağı konusuna değindim. Bir dahaki "Edebiyat Günlükleri" dizisindeki yazımın konusu "Edebiyat Dersleri Nasıl Olmalı?" olacak. 

Görüşlerinizi yazabilirsiniz. Sağlıcakla kalın...

13 Kasım 2018 Salı

"İnsan Niçin Okur?" Adlı Yazım Hakkında


İnsan niçin okur? Hiç bu soruyu kendinize sordunuz mu? Ben sordum ve cevabını aramaya çalıştım. 

İnsan, bambaşka dünyaların, hayal alemlerinin kapılarını aralamak için okur. Anlama hızını artırmak, söz varlığını zenginleştirmek, bilgi edinmek, öğrenmek, konuşma ve yazma becerilerini geliştirmek, somut anlamda olmasa da soyut anlamda bambaşka dünyalarda, hayal alemlerinde gezintilere çıkmak amacıyla okur. İnsanın doğasında merak vardır. İnsan merakını gidermek için okur. 

Bu sorunun cevaplarını aradığım "İnsan Niçin Okur?" adlı yazım Bilgiustam.com'da yayınlandı. Siz de bu yazımı okumak isterseniz buradan okuyabilirsiniz. 

İlginizi Çekebilir: Kitap Okumak İçin 21 Önemli Neden

Görüşlerinizi yorum kısmından yazabilirsiniz. Görüşmek üzere...

22 Ekim 2018 Pazartesi

Kaliteli Eğitimin İnsana Kazandırdığı 20 Önemli Nitelik


Eğitim insan hayatında çok önemli bir yere sahiptir. İnsanın toplum yaşamında saygın bir yer edinmesine vesile olan eğitimin insana kazandırdığı birçok nitelik vardır. Bu yazımda sizlere maddeler halinde bu nitelikleri anlatmaya çalışacağım. 

1) Eğitim bir süreçtir. Davranış değiştirme sürecidir. Eğitim bireyin davranışlarında olumlu yönde değişikliklerin oluşmasını sağlar. 

2) Eğitim, bireye vatanını, bayrağını, dilini, milletini ve tüm kutsallarını her koşulda sevmeyi öğretir. 

3) Eğitim, insanı geliştirir, olgunlaştırır. Bu gelişim fiziksel, sosyal, ruhsal ve zihinsel yönde meydana gelir. Başka bir deyişle eğitim insanı her yönden geliştirir.

4) Eğitimli insanın tek bir bakış açısı yoktur. Eğitimli insan olayları, olguları, durumları yorumlayıp değerlendirirken farklı bakış açılarından yararlanır. Kısacası eğitim, insana farklı bakış açıları kazandırır.

5) Eğitim sağlam karakterli bireylerin yetiştirilmesinde önemli bir yere sahiptir. İyi verilen bir eğitim bireye karakter kazandırır.

6) Kaliteli eğitim, insanı ahlâki yönden de geliştirir. Ahlâk kavramını sadece bel altı konular çerçevesinde düşünmemek gerekir. İnsanlara tebessüm etmek, onlara hoşgörülü davranmak, kul hakkı yememek, tüm canlılara merhametle yaklaşmak, selam verip almak, bir insanın görev ve sorumluluklarının bilincinde olup bu sorumlulukları yerine getirmesi vb. gibi güzel davranışlar da güzel ahlâkın bir parçasıdır. İşte bu güzel davranışların kazandırılmasında eğitimin büyük bir rolü vardır. 

7) Kaliteli bir eğitim insana disiplinli olma özelliğini kazandırır. Disiplinli insan ise görev ve sorumluluklarını zamanında yerine getirir, zamanını etkili ve verimli bir şekilde kullanır. 

8) Eğitimli insanın anlama, kavrama, analiz-sentez yapma, yorumlama, karşılaştırma yapma ve değerlendirme becerileri üst düzeyde olur. 

9) Eğitim insana bilişsel farkındalık kazandırır. Bilişsel farkındalık ise insanın öğrenmeyi öğrenmesini, neyi nasıl öğreneceğini planlaması anlamına gelir. Öğrenmeyi öğrenen, neyi nasıl öğreneceğini iyi planlayan insan ise yaşadığımız bilgi ve teknoloji çağında kendisine özel bir yer edinir.

10) Kaliteli eğitim, insana bilgi teknolojilerinden nasıl yararlanması gerektiğini öğretir.

11) Eğitim, insana hangi durumda nasıl davranmasını öğreten bir süreçtir. 

12) Eğitim, insana stratejik davranmayı öğreten bir süreçtir. Eğitimli insan olaylar ve durumlar karşısında farklı stratejiler geliştirir ve bu stratejileri ustalıkla uygular. 

13) Kaliteli eğitim bireyleri okumaya, araştırmaya ve öğrenmeye sevk eder. Aynı zamanda bireye merak duygusunu da aşılar. Meraklı olan birey ise kendisini sürekli öğrenmeye aç hisseder ve öğrenmek için çaba gösterir. 

14) Eğitimli insan genelde kitap okuma alışkanlığı kazanmış bir insandır. Düzenli olarak -türü ne olursa olsun- kitap okuyan birey ise söz varlığını zenginleştirir. Kısacası kaliteli bir eğitim insanın söz varlığını geliştirir ve zenginleştirir.

15) Kaliteli, sistemli bir eğitim insana eleştirel düşünme becerisi kazandırır. Eleştirel düşünen birey ise bilgilerin doğruluğunu ve objektifliğini araştırır ve sorgular.

16) Bireyin aldığı eğitim konuşmasına da yansır. Kaliteli bir eğitim almış insan konuşma becerisini ustalıkla kullanır ve konuşmalarında etkileyici ifadeler kullanır. Bu durum yazma becerisi için de geçerlidir.

17) Kaliteli eğitim, insana hak ve sorumluluklarını da öğretir. Eğitimli insan haklarını bilir.

18) Eğitim, bireyin iletişim yönünü de güçlendirir. Kaliteli eğitim almış bireyler çevresiyle sağlıklı iletişim kurar ve sosyalleşir. 

19) Kaliteli eğitim, insana duyarlık kazandırır; kişi ülkemizde ve dünyada meydana gelen olaylar karşısında duyarlık kazanır. 

20) Belki de en önemli nitelik ise şudur: Kaliteli ve temeli sağlam köklere dayanan bir eğitim insana insan olmayı öğretir. İnsana insan olmanın gerektirdiği hususları hatırlatır.

Kaliteli eğitimin insana kazandırdığı önemli nitelikler hakkında bu ve bunun gibi birçok madde sıralayabiliriz. Ancak insanın saydığım bu özellikleri kazanabilmesi için verilen eğitimin kaliteli, temeli sağlam ve çağın gereklerine uygun olması gerekir. Eğer oluşturulan eğitim sistemi yaşadığımız çağın gereklerinden yoksunsa verimli sonuçlar elde edemeyiz. 

Görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir dahaki yazımda görüşmek üzere...





3 Ekim 2018 Çarşamba

Üniversitelerde Boş Kontenjan Meselesi


Üniversiteli olmak bambaşka bir şeydir. İnsana çok yararı var. Öncelikle üniversiteyi kazanarak bir bilim yuvasına -ki ülkemizde üniversitelerin bir bilim yuvası olduğu tartışmalı bir konudur- adım atmış olursunuz. Eğer içiniz öğrenme aşkıyla doluysa doğru adrestesiniz.

İkinci yararı kitaplarla, kütüphanelerle içli dışlı iseniz üniversitelerin kütüphanelerinden yararlanarak çeşitli okuma deneyimleri yaşarsınız. Okudukça kendinizi geliştirirsiniz.

Üçüncü yararı kazandığınız üniversitenin imkanlarından iyi yararlanabilirseniz okuyarak, öğrenerek ufkunuzu genişletip, farklı bakış açıları kazanabilirsiniz. Hayata, olaylara ve durumlara farklı açılardan bakabilirsiniz. 

Dördüncü yararı ise üniversitede yeni insanlarla tanışıp sosyalleşirsiniz. Bambaşka hayatları tanıma fırsatı bulursunuz. 
NOT: Üniversite arkadaşlıkları genelde hikayedir. Herkes mezun olduktan sonra birbirini unutur. 

Bu ve bunun gibi birçok madde sıralayabiliriz aslında. Ama ben asıl meseleye gelmek istiyorum.

Neden her yıl üniversitelerde yüz binlerce kontenjan boş kalıyor? Düşündüm ve nedenlerini tespit etmeye çalıştım. İşte tespitler: 

1) YÖK ve ÖSYM'nin yaptığı yanlış kontenjan planlamaları en büyük etken. Bol keseden kontenjan veriliyor bazı bölümlere. 

2) Üniversite adaylarını bilinçlendirmeye ve doğru yönlendirmeye yönelik rehberlik hizmetleri ilgili kurumlarca yeterli bir şekilde yapılamıyor.

3) Bazı bölümler istihdam açısından sıkıntılı. Üniversite adayları mezuniyet sonrası istihdam olanaklarını yani iş bulma olanaklarını dikkate alıyor. Bu nedenle bazı bölümleri puanı yetse bile tercih etmiyor.

4) Öğrenciler "üniversite mezunu işsiz ordusu"nu görünce belki de tamamiyle üniversite okumaktan vazgeçiyor ve polislik vb. meslekleri tercih ediyor.

5) Üniversite diplomasının artık işe girişlerde yeterince bir hükmü kalmadı. Yani üniversite adayları "Diplomam kimin umrunda?" diyerek üniversite okumak istemiyor.

6) Eğitim fakültelerinin hali ise perişan. Öğretmen yetiştiren bu fakültelerden mezun olan öğretmen adayları "atanamayan/ataması yapılmayan öğretmenler ordusu"na -ki bu ordunun kişi sayısı İzlanda'nın nüfusundan fazla- katılıp gençliğini KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek, Eğitim Bilimleri, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) ve mülakat ile harcıyor. Bunu gören üniversite adayı ise eğitim fakültelerine girmeyi tercih etmiyor; girse de başka çaresi olmadığından giriyor.

Değerli dostlar, benim görüşlerim, tespitlerim bunlar. Katılırsınız veya katılmazsınız orası ayrı mesele. Yetkililerin bu duruma kesinlikle çare bulması gerek. İnşallah sorunlar çözülür ve sağlıklı bir sisteme kavuşuruz.

Soru, görüş ve önerilerinizi yorum kısmından belirtebilirsiniz. 

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/photography-of-people-graduating-1205651/


Popüler Yayınlar

Blog Listem