Üniversiteli olmak bambaşka bir şeydir. İnsana çok yararı var. Öncelikle üniversiteyi kazanarak bir bilim yuvasına -ki ülkemizde üniversitelerin bir bilim yuvası olduğu tartışmalı bir konudur- adım atmış olursunuz. Eğer içiniz öğrenme aşkıyla doluysa doğru adrestesiniz.
İkinci yararı kitaplarla, kütüphanelerle içli dışlı iseniz üniversitelerin kütüphanelerinden yararlanarak çeşitli okuma deneyimleri yaşarsınız. Okudukça kendinizi geliştirirsiniz.
Üçüncü yararı kazandığınız üniversitenin imkanlarından iyi yararlanabilirseniz okuyarak, öğrenerek ufkunuzu genişletip, farklı bakış açıları kazanabilirsiniz. Hayata, olaylara ve durumlara farklı açılardan bakabilirsiniz.
Dördüncü yararı ise üniversitede yeni insanlarla tanışıp sosyalleşirsiniz. Bambaşka hayatları tanıma fırsatı bulursunuz.
NOT: Üniversite arkadaşlıkları genelde hikayedir. Herkes mezun olduktan sonra birbirini unutur.
Bu ve bunun gibi birçok madde sıralayabiliriz aslında. Ama ben asıl meseleye gelmek istiyorum.
Neden her yıl üniversitelerde yüz binlerce kontenjan boş kalıyor? Düşündüm ve nedenlerini tespit etmeye çalıştım. İşte tespitler:
1) YÖK ve ÖSYM'nin yaptığı yanlış kontenjan planlamaları en büyük etken. Bol keseden kontenjan veriliyor bazı bölümlere.
2) Üniversite adaylarını bilinçlendirmeye ve doğru yönlendirmeye yönelik rehberlik hizmetleri ilgili kurumlarca yeterli bir şekilde yapılamıyor.
3) Bazı bölümler istihdam açısından sıkıntılı. Üniversite adayları mezuniyet sonrası istihdam olanaklarını yani iş bulma olanaklarını dikkate alıyor. Bu nedenle bazı bölümleri puanı yetse bile tercih etmiyor.
4) Öğrenciler "üniversite mezunu işsiz ordusu"nu görünce belki de tamamiyle üniversite okumaktan vazgeçiyor ve polislik vb. meslekleri tercih ediyor.
5) Üniversite diplomasının artık işe girişlerde yeterince bir hükmü kalmadı. Yani üniversite adayları "Diplomam kimin umrunda?" diyerek üniversite okumak istemiyor.
6) Eğitim fakültelerinin hali ise perişan. Öğretmen yetiştiren bu fakültelerden mezun olan öğretmen adayları "atanamayan/ataması yapılmayan öğretmenler ordusu"na -ki bu ordunun kişi sayısı İzlanda'nın nüfusundan fazla- katılıp gençliğini KPSS Genel Kültür-Genel Yetenek, Eğitim Bilimleri, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi (ÖABT) ve mülakat ile harcıyor. Bunu gören üniversite adayı ise eğitim fakültelerine girmeyi tercih etmiyor; girse de başka çaresi olmadığından giriyor.
Değerli dostlar, benim görüşlerim, tespitlerim bunlar. Katılırsınız veya katılmazsınız orası ayrı mesele. Yetkililerin bu duruma kesinlikle çare bulması gerek. İnşallah sorunlar çözülür ve sağlıklı bir sisteme kavuşuruz.
Soru, görüş ve önerilerinizi yorum kısmından belirtebilirsiniz.
Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/photography-of-people-graduating-1205651/