Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/books-on-bookshelves-1166657/
Merhaba değerli "Aylak Editör" okuyucuları. İsmim aylak olsa da aylaklık yapmıyor ve yazmaya devam ediyorum. Uzun süredir "Edebiyat Günlükleri" başlığı altında yazı yazmamıştım ve bugün yazmaya karar verdim, yazımı sizlerle paylaşıyorum. Bugün "Uygarlık ve Edebiyat" konusunu ele alacağım. Bu başlığı görenler benden uzun çözümlemeler yapmamı bekleyebilir. Ancak benim bu yazımda uzun çözümlemelere girmeye pek niyetim yok. Onun için kısa bir yazı yazıp sözü çok sevdiğim bir yazarın notlarıyla bitireceğim. İsterseniz yazıya uygarlığın tanımıyla başlayalım.
Uygarlık, bir ülkenin veya toplumun sahip olduğu maddi ve manevi eserlerin tümünü kapsayan bir kavramdır. Bu maddi ve manevi eserlerin içerisinde bilim, kültür-sanat ve teknolojiye ait ürünler yer alır. Edebiyat ise duygu ve düşüncelerin okuyanda estetik bir haz ve heyecan uyandıracak biçimde sözlü veya yazılı olarak dile getirilmesidir. Edebiyat ile uygarlık arasındaki ilişkiye değinirsek; edebiyatı uygarlığın bir türevi olarak tanımlayabiliriz. Edebiyat, uygarlığın bir parçasıdır ve ondan izler taşır. Söz konusu ülkenin veya toplumun uygarlık düzeyi ne kadar gelişmişse edebiyatın da gelişmişlik düzeyi o kadar yüksek olur. Çünkü edebiyatın, edebi eserlerin en önemli beslenme kaynağı söz konusu toplumun uygarlığıdır.
Uygarlık tanımda da belirttiğimiz gibi sadece maddi eserlerden oluşan bir yapı değildir. Onun temelini oluşturan şey kesinlikle özünde bulunan manevi atmosferidir. Bu konuda ünlü öykü yazarı ve düşünür -benim de çok sevdiğim bir yazar olan- Rasim Özdenören'in Mayıs 1977'de kaleme aldığı ve "Ruhun Malzemeleri" adlı kitabında yer alan şu sözlerine kulak verelim:
"(...) Kuşkusuz, uygarlık sırf maddi dışlaşmadan meydana gelmiş bir fenomen değildir. Bu maddi dışlaşmanın yanında, hatta ötesinde bir de onun telkin ettiği manevi bir ruh atmosferi vardır. Bu atmosfer, o uygarlığın her çeşit kurumunu sarmıştır, uygarlığın bütün atomlarına nüfuz etmiştir. Uygarlık dediğimiz fenomen belki asıl bu ruhi atmosferiyle varlık aleminde yer edinebilme hakkına ve haysiyetine sahip olabiliyor. Edebiyatı, uygarlığın bir türevi olarak düşünürken, uygarlığı asıl bu ruhi, manevi yapısı içinde değerlendirmek gerekiyor. Çünkü edebiyat, son çözümlemede aşkınlığını bu atmosfer içinde deneme ve gerçekleştirme girişimidir. Yoksa kuru, resmi bir belge değildir. Uygarlığın sınırları ne kadar geniş olursa, edebiyatın da o kerte bol beslenme kaynakları var demektir."
Yazıya son verirken şunları da eklemek isterim: Uygarlığı uygarlık yapan, edebiyatı edebiyat yapan, onlara değer katan, onları yücelten ve bize bağlayan yegane şey manevi ruh atmosferidir. Bunu söylerken de uygarlığın içerisinde yer alan maddi atmosferin reddedilemeyeceğini de söylemem gerekiyor.
Bu yazımda "Uygarlık ve Edebiyat" konusunu ele aldım. Sizin de bu konuda söyleyecekleriniz varsa yorum kısmından görüşlerinizi yazabilirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...
Binlerce yıldır yüz binlerce edebi eser yazıldı. Uygarlık büyüdükçe yazdıklarımız çoğaldı. Yazdıklarımız çoğaldıkça uygarlık büyüdü.
YanıtlaSilUygarlık ve edebiyat sizin de anlatmak istediğiniz gibi birbiriyle ilişkili. Katkınız için teşekkürler :)
SilBu konuda söyleyecek sözü üstad söylemiş. Nicedir duruyordu bu kitap. Bakma zamanı gelmiş.
YanıtlaSilÖnemli bir konuyu gündeme getirmişsiniz. Benzer paylaşımları bekliyoruz.
Bugün başlangıcı yaptım, inşallah devamı gelecek. Teşekkürler katkınız için :)
SilAvrupa'nın edebiyatta ve sanatta ne kadar ileride olduğu ortada. Uygarlıkla ilgisinin olduğu kesin. Ve biz ülke olarak edebiyatta ilerlediğimizde, manevi ruh atmosferimiz sayesinde Avrupa'nın da önüne geçeceğimize inanıyorum.
YanıtlaSilÇok değerli bir tespit Duo. Tebrikler ve teşekkürler :)
SilRuhun malzemeleri kitabını merak ettim. Okumalıyım güzel bir eser belli ki. Edebiyat ve uygarlık yazınız güzel olmuş.
YanıtlaSilOkumanızı tavsiye ederim, beğendiğiniz için çok teşekkür ederim :)
SilEdebiyat ve uygarlık bir elmanın yarısı gibidir. Çok teşekkürler bu faydalı yazı için.
YanıtlaSilKesinlikle haklısınız. Ben teşekkür ederim yorumunuz için :)
SilUygarlık ve edebiyat ile ilgili paylaştığınız fikirler için teşekkür ederim
YanıtlaSilVakit ayırıp okuduğunuz için ben teşekkür ederim :)
SilRahim özdenören güzel bir kitap yazmış alıntınız ve ilettiğiniz için teşekkür ederiz
YanıtlaSilNazik yorumunuz için ben teşekkür ederim Engin Bey :)
SilGüzel bir paylaşım olmuş. Maneviyata değinmeseydiniz zaten eksik kalırmış. Başarılar dilerim
YanıtlaSilTeşekkür ederim, ben de size başarılar diliyorum :)
Silmaddi-manevi açıdan uygar olalım o zaman..🙂güzel bir yazıydı elinize sağlık..✔😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)
SilLisedeyken en sevdiğim dersti edebiyat.. edebiyat kesinlikle uygarlıkların izlerini taşıyor bizlere naklediyor..
YanıtlaSilUygarlık ve edebiyat birlikte yürüyen iki kavramdır. Ve uygarlık tarihinin başından bu yana edebiyat da varlığını sürdürmüştür. Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.
YanıtlaSilIyi ki insanlar yaziyi kesfetmis. Kitapsiz bir dünyada ne yapardik 😊
YanıtlaSil