batı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
batı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Ekim 2016 Pazar

AHMET HAMDİ TANPINAR'IN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ




             

 Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk edebiyatına, Türk düşünce hayatına ışık tutmuş sanatçılarımızdan birisidir. Hikaye, roman, deneme, makale, gezi yazısı, şiir, edebiyat tarihi gibi alanlarda eserler vermiş olmakla birlikte sanata, musikiye, resme, psikolojiye, felsefeye, mimariye ilgi duymuş; bu ilgisini de eserlerinde yansıtmıştır.

 Tanpınar, "Mahur Beste" adlı romanında "medeniyet" kavramını merkeze alarak çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştur. Medeniyet kavramını tüm yönleriyle incelemiştir. Romanın başkahramanı Behçet Bey ve çevresindekilerin hayatını konu edinmiştir.

 Tanpınar'ın kaleme aldığı bir başka roman da "Huzur"dur. Yazar bu romanında cumhuriyetin ilanıyla birlikte ortaya çıkan "yeni aydın tipi"ni ele almıştır. Romanda bu "yeni aydın tipi"ni romanın başkahramanı Mümtaz temsil eder. Mümtaz, romanda Nuran'a ve İstanbul'a aşıktır. Nuran konusunda Suat ile çatışmalar yaşar. Çünkü Suat da Nuran'ı sevmektedir. Aslında Suat'ınki bir aşk değil bir saplantıdır. Suat aşkına karşılık bulamayınca intihar eder. Mümtaz da daha sonra Nuran'a kavuşamaz. Nuran eski kocasıyla barışır. Romanda Mümtaz doğu ile batı yani bir başka deyişle gelenek ile modern arasında sıkışmış kişidir. Suat ise yanlış batılılaşmanın sembolüdür. Nuran ise gelenek ile modernin hücumuna uğramış İstanbul'u temsil eder. "Huzur" romanı bir aşk romanı olmasının yanı sıra bir kültür romanıdır. Tanpınar bu romanda sanatla, musikiyle ilgili değerlendirmelerde de bulunmuştur.

 Tanpınar, "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nde iki medeniyet arasında gidip gelen, sıkışıp kalan toplumumuzun garipliklerini, yanlışlarını, yozlaşmasını masalsı bir atmosfer içinde dile getirir. Hayri İrdal'ın çevresinde gelişen romanda insanlar gerçek dünyadan kaçıp sürekli hayal dünyasına, masal dünyasına sığınmaktadır. Halit Ayarcı'nın kurmuş olduğu Saatleri Ayarlama Enstitüsü gerçekten uzak, saçma sapan bir kurumdur. Halit Ayarcı bu enstitü ile insanlara boş hayaller satar. Zaten Halit Ayarcı da yenilikçi görünümünün altına gizlenmiş bir şarlatandır.

Tanpınar'ın romancılığı ve hikayeciliğinin yanında şairliği de çok güçlüdür. Sayıca az olmasına rağmen şiirleri nitelik bakımından üstündür. (Ne İçindeyim Zamanın ve Bursa'da Zaman şiirleri oldukça ünlüdür.) Şiirde mükemmeliyetçiliği benimsemiş; bu fikir ona hocası Yahya Kemal'den sirayet etmiştir. "Yaşadığım Gibi" adlı eserinde yer alan "Antalyalı Genç Kıza Mektup"ta asıl estetiğinin Valery'yi tanıdıktan sonra teşekkül ettiğini açıklar. Tanpınar yine aynı eserinde Bergson, Schopenhauer, Freud ve Nietzsche'den etkilendiğini dile getirir. 

 Tanpınar "Beş Şehir" adlı eserinde İstanbul, Ankara, Bursa, Konya ve Erzurum'u tarihi ve kültürel özellikleriyle okuyucularına tanıtmıştır. Bu şehirlerin kendisinde uyandırdığı izlenimleri mükemmel üslubuyla anlatmıştır. Örneğin; Konya için "bozkırın tam çocuğu" tabirini kullanmıştır. 

 Tanpınar'ın edebiyat tarihçiliği de takdire şayandır. "XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi" adlı eserinde bilimsel dilin yanı sıra sanatsal bir dil de kullanmış; bu eserinde adeta bilim  ile sanatın sentezini yapmıştır.

Şiir ve sanat anlayışında Bergson'un zaman anlayışının büyük etkisi vardır. Rüya meseleleri ise onu Freud'a ve psikanalistlere götürür.

 Son olarak şunu söyleyebiliriz: Tanpınar eskinin tamamen yasaklanmasına karşı çıkmıştır. Ona göre eski ile yeni orta noktada buluşup bir "sentez"e varmalıydı.  Tanpınar tarihsel ve kültürel devamlılığa, bütünlüğe önem verirdi. Ona göre Yunus Emre ile Mevlana birbirinden ayrı değil tam tersi birbiriyle bütünlük oluştururdu. Yazımı Tanpınar'ın "Yaşadığım Gibi" adlı eserindeki şu sözleriyle bitirmek istiyorum: 

 "(...) Fuzuli'yi, Nef'i'yi hakikaten sevip anlayan bir muasır, ondan Avrupa şiirine, Goethe'ye, Shakespeare'e çok kolay geçebilir. (...) Dede Efendi ile beslenmiş bir ruh için ise Bach sadece bir kardeştir."

ESERLERİ:  ROMAN: Mahur Beste, Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler
ÖYKÜ: Abdullah Efendi'nin Rüyaları, Yaz Yağmuru  DENEME: Beş Şehir    ANTOLOJİ: XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi   

                        


                    

20 Eylül 2016 Salı

BİR FİKİR İŞÇİSİ: CEMİL MERİÇ


Kültür tarihimize, düşünce dünyamıza damgasını vurmuş bir yazar, bir mütercimdir Cemil Meriç. Okumanın gücüne inanmış, sürekli okuyan, her gün yeni bir hakikati keşfetmek için sayfalar ve satırlar arasında dolaşan Cemil Meriç fikirleriyle geçmişten günümüze ışık tutmuş değerli düşünürlerimizdendir.

Cemil Meriç'in ilk yazısı Hatay'da Yeni Gün Gazetesi'nde çıkmıştır. Gençlik yıllarında ise Fransızcadan tercümeye başlamıştır. Batı medeniyetini tüm yönleriyle, tüm derinliğiyle araştırmıştır. Dil meseleleri ise hep ilgisini çekmiş; bu konuda sayısız incelemede ve değerlendirmede bulunmuştur.

 Türk aydını içerisinde yeri çok farklı ve mühimdir. Kendine özgü bir duruşu ve düşünce dünyası vardır. Batı medeniyetini araştırdığı gibi Doğu medeniyetine de ilgi duymuştur ve bu medeniyet hakkında da araştırmalarda bulunmuştur. Doğuyu aramada Hint kültüründen başlamıştır. Hint felsefesi ilgisini çekmiş ve bu felsefe üzerinde inceleme ve araştırmalarda bulunmuştur. "Bir Dünyanın Eşiğinde" adlı çalışmasında Doğu medeniyetini mercek altına almıştır. Türkiye'nin ruhunu kaybettiği görüşünü savunmuştur; çünkü Türkiye geçmişiyle arasındaki bağı koparıp atmıştır. Bu durum daima onun zihnini meşgul etmiş ve yüreğini parçalamıştır.

Görme yetisini kaybettiğinde bile çalışmalarına devam etmiştir. Karanlık dünyası onu yolundan alıkoyamamış; Meriç bu zor günlerinde de kültür ve fikir dünyamıza ışık tutmaya devam etmiştir. 

Elbetteki Cemil Meriç dört dörtlük bir insan, bir fikir adamı değildi. Elbetteki düşünceleri arasında diğer insanların benimsemediği noktalar da vardır. Ama şunu söylemeliyim ki bizim Cemil Meriç gibi okuyan,düşünen, sorgulayan, düşündüklerini, sorguladıklarını yazıya döken, fikirlerini büyük bir cesaretle savunan, davasına sahip çıkan, kültür ve düşünce dünyamıza demet demet ışık saçan yazar ve düşünürlere ihtiyacımız var. Okumayı, düşünmeyi ve yazmayı yaşamımızın bir parçası haline getirmemiz dileğiyle...

Eserleri: Mağaradakiler, Bu Ülke, Umrandan Uygarlığa, Kırk Ambar, Işık Doğudan Gelir, Bir Dünyanın Eşiğinde...


                         


Popüler Yayınlar

Blog Listem