Merhaba değerli Aylak Editör okuyucuları. Sevgililer Gününün ardından ilk yazı ile karşınızdayım ve bu ilk yazının da bu günle ilgili olmasını istedim. Yine bu Sevgililer Gününde;
-Sevgililer Gününü son derece romantik bir şekilde geçirenleri,
-Büyük umutlarla bu günü bekleyip hayal kırıklığına uğrayanları
Örnek: Lüks bir restoranda romantik bir akşam yemeği beklentisi içerisinde olup mum ışığında acılı lahmacun yemek zorunda kalan ve son derece romantik bir hediye beklerken hediye olarak mutfak robotu, düdüklü tencere ve tavayla karşılaşan hanımefendiler :)
-Sırf eşi üzülmesin diye onu nezih bir restorana götüren ancak yemek sonunda gelen yüklü hesapla şoka giren ve ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşünmeye başlayan koca yürekli orta halli vatandaşları,
-Parasıyla trip yiyen beyleri,
-"Böyle günler para tuzağı, kapitalizmin oyunu bunlar" deyip bir günde kapitalizmi yerle bir eden insanları,
-Hayatında ilk defa sevgilisiyle birlikte 14 Şubat'a giren, sevgilisinden hediye olarak çiçek alan ve bu çiçeği herkes görsün diye elindeki çiçekle birlikte sokak sokak, cadde cadde dolaşıp, basmadık yer bırakmayan genç kızları,
-Sevgililer Gününü trip yemeden, kazasız belasız geçirmek için cebindeki paranın hepsini hediyeye veren ve bunun üstüne bir bardak buz gibi soğuk su içen üniversiteli delikanlıları,
-Sevgililer Gününde metrekareye beş çiftin düştüğünü gören ve bunun üzerine morali bozulup kendini eve kapatan yalnızları
gördük. Yani "gördük" demem doğru olmaz ancak yurdun bir köşesinde buna benzer şeyler yaşanmıştır diye düşünüyorum. E tabi mizah yaptığım için biraz da abarttım :)
Sevgililer Gününü anlamlı bulmadığımı daha önce söylemiştim. Çünkü sevginin gününün olmadığını, sevginin günlük değil ömürlük olduğunu düşünüyorum. Gerçek manada seven insan sevdiğine hayatın her anında sevgisini belli eder zaten. Sevgililer Gününün benim için tek anlamı var. Bana malzeme çıkıyor ve böyle mizahi yazılar yazabiliyorum :)
Yazım bu kadar. Okuduğunuz için şimdiden teşekkür ediyorum. Sevgiyle kalın :)